14 Ağustos 2023 Pazartesi

MISIR GEZİ REHBERİ (ÖN HAZIRLIK)

Ağustos 14, 2023 0 Comments

 MISIR


NÜFUS = 109 MİLYON

BASKENT = KAHİRE

BAŞKANI = ADÜLFETTAH ES-SİSİ

PARA BİRİMİ = PAUND VEYA LİRA (EGP)


TARİHİ

Milattan önce firavunlar tarafından yönetilen bölge,sırasıyla Roma ve Bizans İmparatorluklarının hakimiyetine geçti. Bölge, 7. yüzyılın başlarında bir ara Sasani imparatorluğu tarafından ele geçirildiyse de, tekrar Bizanslıların yönetimine geçti. 642 yılında, Halife Ömer dönemindeki Müslüman Arap ordusunun bölgeyi Bizanslıların elinden almalarıyla birlikte Mısır, İslam ile tanışmış oldu. Ardından bu bölgeye Tolunoğlları, AbbasilerIhşidiler, Fatimiler, Eyyubiler, Memlüklüler ve Osmanlılar gibi birçok Müslüman devlet hakim oldu. Bölge, Osmanlı İmparatoruğu'nun bir vilayeti olmuştur. 1922'de Birleşik Krallık'tan bağımsızlığını kazanmış ve 1953'te ülkede Cumhuriye ilan edilmiştir. En son 2011 Mısır Devrimi ile 32 sene boyunca Mısır'ı yöneten Hüsnü Mübarek gitmiş ve ülke, demokrasiye geçiş sürecine başlamıştır. Bu süreç, 3 Temmuz 2013 tarihinde, seçilmiş ilk cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin bir darbe ile görevden alınmasıyla kesintiye uğramıştır.

  • Antik Mısır Uygarlığı
    • Hanedanlar Öncesi Dönem (M.Ö. 3150'den önce)
    • Firavunlar Dönemi
      • Erken Hanedan Dönemi (M.Ö. 3032 - M.Ö. 2707)
      • Eski Krallık (M.Ö. 2707 - M.Ö. 2216)
      • Birinci ara dönem (M.Ö. 2216 - M.Ö. 2025)
      • Orta Krallık(M.Ö. 2010 - M.Ö. 1793)
      • İkinci ara dönem (M.Ö. 1648 - M.Ö. 1550)
      • Yeni Krallık (M.Ö. 1531 - M.Ö. 1075)
      • Üçüncü ara dönem (M.Ö. 1075 - M.Ö. 652)
      • Geç Dönem (M.Ö. 652 - M.Ö. 332)


Antik Mısır uygarlığının başarısı, kısmen Nil Vadisi'nin koşullarına uyum sağlamakta gösterdiği beceriden gelmektedir. Taşkınların öngörülmesi ve verimli vadinin kontrollü sulanması, toplumsal ve kültürel gelişmeyi besleyen ürün fazlasının üretilmesini sağlamıştır. Ürün fazlasının kullanılmasıyla siyasi otorite, Nil vadisi ve civarındaki çöl arazisindeki madenleri işletmek, özgün bir yazı sistemini erken evrelerde geliştirmek, karmaşık inşaat ve tarım projelerini hayata geçirmek, dış dünya ile ticareti geliştirmek ve yabancı istilacıları uzak tutmaya ve Mısır üstünlüğünü kabul ettirmeye yönelik bir askeri yapılanışı sağlamak için gerekli kaynakları sağlamıştır. 

Taş ocaklarının işletilmesi, anıtsal piramit ve tapınakların, dikilitaşarın yapımına olanak sağlayan ölçümleme ve inşaat teknikleri, taşkın sonrası kaybolan arazi sınırlarının tespitinde harita ve kadastro bilgisi, pratik ve etkili bir tıp bilgisi, sulama ve tarım teknikleri, bilinen ilk geminin yapımı, Mısır fayans ve cam tekniği, yeni yazın biçimleri ve bilinen en eski barış antlaşması gibi.

Hanedanlar Öncesi Dönemi ; Naqada Kültürü, artan gücünü ve seçkin bir sınıfın zenginliğini yansıtan birçok eşya üretmiştir. Bunlar arasında, boyanmış çömlekler, yüksek kalitede dekoratif taş vazolar, kozmetik paletler, altın Lapis lazuli(lacivert taş ) ve fildişi'nden yapılma mücevher sayılabilir.

 Mısırlılar Lapis Lazuli taşı ithal etkenin maliyetli olduğunu anlayıp tarihin ilk Sentetik Boyası olan Mısır Mavisini keşfetmişlerdir.Mavi Mısırlılar için Nil demekti gökyüzü demekti çoğu eserlerinde bu maviyi görmek mümkün 💙

Ayrıca çok sonraları Mısır'ın Roma hakimiyeti döneminde yaygın olarak kullanılan çeşitli işlemeli içecek kapları, muskalar ve küçük heykelciklerin üretiminde kullanılacak olan seramik sırı olarak bilinen fayansı geliştirdiler.Hanedanlık öncesi dönemin son evresinde Naqada Kültürü, yazıyı kullanmaya başladı ki, bu yazı sistemi sonunda eski Mısır dilini yazmak için gelişkin bir Hiyeroglif sistemi halinde geliştirildi.

Çömlek üzerindeki bezeme, Naqada II üslubunun tipik bir örneğidir. Üst dekorasyon, birçok kürekli büyük bir teknedir. Teknenin altındaki kuşlar muhtemelen flamingolardır suda yürüyen kuşlardır. Bu süslemeler, Nil Nehri'nin Naqada II kültürü için önemini göstermektedir.

Hanedanlar Dönemi ; Maneto, kendi resmi tarihini Menes adlı kralla başlatmayı seçti. Daha sora onun, MÖ 3.200 dolaylarında,Aşağı Mısır ve Yukarı Mısır krallıklarını birleştiren kral olduğuna inandı.Ancak bugün için bazı bilim insanları, efsanevi Menes'in, Narmer Paleti'nde aşağı ve yukarı Mısır'ın birleşmesini simgeleyen bir törende kraliyet takılarıyla resmedilen firavun Narmer olabileceğine inanmaktadır

Kral sağ elinde düşmanı ezmek için kullandığı bir asa tutmaktadır. Kralın önünde, burnuna bir ip bağlanan düşmanı kontrol etmek için şahin olarak tanrı Horus figürü sunulur. Düşman kafası yatay bir çubuk üzerine yansıtılır. Düşmanın başının arkasında, şahinin ayağını destekleyen altı papirüs biçimli sap yükselir. Her bir papirüs parçasının üzerine Hiyeroglif biçiminde 1000 sayısı işlenmiştir. Bu, tanrı Horus'un kralın düşmanlarını kontrol ettiğinin ve ona 6000 esir verdiğinin bir göstergesidir. Kral, bir elinde vazo, diğer elinde kralın sandaletleri tutan bir sandalet taşıyıcısını takip eder.Arka tarafında sağ üstte düşmanların başları kesilmiş cinsel organları kesilmiş ve başlarının üzerine konulmuş tasviri vardır. Amaç bir propanga ile düzeni sağlamaktı.

ANTİK MISIR VE TANRILAR

Amon ( Koç başlı )= Tanrıların Kralı , Hayatın Temeli 
Khepri ( Bok böceği başlı )= Şans tanrısı 
Ra (Şahin ve güneş başlı) = Güneş  Tanrısı 
Aton ( Huzme yayılan güneş ) = Tek tanrı 
Osiris ( Mumya Yeşil Başlı )= Ölülerin Kralı 
Anubis ( Çakal Başlı )= Yeraltı Dünyasının Tanrısı 
Seth (Ibis Başlı )= Kötülük Tanrısı 
Thot ( Leylek başlı  ) = Ay Tanrısı . Hiyeroglif Mucidi Yer Altı Dünyasının Katibi . İdris Peygamberin Mısır tarihindeki karşılığı.Kalemle yazı yazan, elbise diken, hesap ve yıldız ilmiyle meşgul olan ilk insanın İdrîs Peygamberdir.
Horus ( Şahin  Başlı )= Gök Tanrı 
Isis ( Kanatlı ) = Yas Tanrıçası 
Hathor ( Boynuzlu inek başlı )= Sevgi Tanrıçası 

Sekhmet (Aslan başlı Tanrı) hem savaşın hem de şifanın tanrıçası olduğu için tarihsel anlamda Mısır’ın önemli figürlerinden biriydi. Firavunlar ve generaller, savaşlardan önce Sekmet adına ayinler düzenleyerek onun Mısır halkına güç vermesini isterdi.Mumyalama ayinleri sırasında daima onun ismi geçerdi. Ölen firavunların cenazesi defnedilirken, Mısırlılar genellikle firavunun mezarına yüzlerce Sekmet heykeli ve sembolü yerleştirirdi. Örneğin sadece III. Amenhotep’in mezarında Sekmet’in tam 700 heykeli bulundu. İnsanlar ona hem şifa için hem de gazabından korunmak için uzun uzun dualar etmiştir.





Bastet
 (Kedi tanrı ) Koruyucu tanrıça olarak firavunun savunucusu ve koruyucusu olarak görülürdü. Bastet gebelik ve doğumganlık Tanrıçası sonuçları yanı sıra evleri kötü ruhlardan ve ölümlerden korurdu. Persler Mısır ordusunun önüne yürüdü ve onlara kedi fırlattı. Mısırlılar, ilerleyen Pers kuvvetlerine ok veya mızrak atamıyor çünkü kedileri incitmekten korkuyorlardı.Bu olay psikolojik savaşın ilk belgelenmiş örneklerinden biridir. 







Thebes 3lüsü / Luxor Başkent'in Ana 3 Tanrısı / AmonRa - Karısı Mut - Oğulları Ay Tanrısı Khonsu

Mut, genellikle Mısır krallarının çifte tacını giyen ve tüm ülke üzerindeki gücünü temsil eden bir kadın olarak tasvir edilmiştir.

Mut'un kültünün doruk noktasında, Mısır hükümdarları, Mut'la bir ilişki kurarak kendi otoritelerini ve yönetme haklarını vurgulamak için onu ibadetlerinde kullanmışlardır.Amun Mut'un eşidir 

Mısır 3 döneme ayrılır Eski-Orta-Yeni ; Eski Krallık Horus/Seth Yukarı - Aşağı Mısır temsili , Orta Krallık Ra'ya tapar ve Ra'nın oğlu diye adlandırılır,Yeni Krallık Amon-Ra tanrısı Akbaba/Kobra Yukarı - Aşağı Mısır temsil eder .

Yukarı Mısır'ın tanrısı ibiş başlı Seth (krallar beyaz taç giyer uzun koni şeklinde ), Aşağı Mısır'ın tanrısı Horosdur(krallar kırmızı taç giyer arkası uzun sivri)

 Seth - Horus

Eski Krallık Dönemi; (3.hanedan - 6.hanedan)

Dönemin en ünlü kralı 3.Hanedan’ın 2. Kralı olan Zoser’dir. Başkent Memphis kenti yakınındaki Sakkara’da Mısır’ın ilk piramidi olan Zoser Piramidi'ni inşa ettirmiştir. Bu piramidin mimarı Zoser’in veziri İmhotep’tir. Zoser’den sonraki krallar da piramit yaptırmaya devam etmişlerdir. Bunların en görkemlisi ise 4. Hanedan Kralları zamanında yapılan Keops Piramidi'dir.

Mimarideki, sanattaki ve teknolojideki çarpıcı gelişmeler Eski Krallık döneminde gerçekleşti. İyi gelişmiş merkezi otorite, tarımsal verimlilikteki artışı olanaklı hale getirdi. Tarımsal verimlilikteki artış ise söz konusu gelişmeleri, bir anlamda finanse etti.Vezirin yönetimi altındaki kamu görevlileri, vergileri topladı, ürün verimliliğini arttırıcı sulama projelerini düzenledi, inşaat projelerinde çalışmak üzere işçi topladı ve barışı ve düzeni sürdürmek için bir adalet sistemi oluşturdu.

3.Hanedan

 Kral Zoser

4. Hanedan 




 
 

  1. Adına Keops Piramidi yapılan 4. Hanedanlığın 2. Firavunu Khufu ya da bilinen adıyla Keops,çoğu izinin silindiği ve soyguncuların kişisel eşyalarını çaldığı ortaya çıkmaktadır. Daha hükümdarlığının ilk yıllarında o güne kadar yapılmış en büyük piramidi yaptırmak istemiş ve bunun için Mısır'ın her yerindeki tüm insanları vergilerini ödeme amaçlarını gerçekleştirme şartı ile işçi olarak almıştır. Kendi piramidinin yapımı 20 yıl sürmüştür. Babasının aksine zalim ve acımasız olduğu söylenen Khufu piramidinin bitişini görecek kadar yaşamıştır. Döneminde ölen annesinin mumyasının çalınması üzerine korkularından dolayı mimarlar piramidin yapımında büyük zorluklar yaşamış ve iki türlü defin odası fikri ilk defa burada ortaya çıkmıştır.
  2. Kefren  4.hanedanlık döneminde, başkent Memphis'te 24 ila 26 yıl hüküm sürdüğü düşünülen 6 Eski Krallık firavunundan biridir.Gize Platosu'ndaki en büyük 2. piramit olan Kefren Piramidi'ni, Büyük Gize Sfenksi'ni, ve şu ana kadar Eski Krallık'tan günümüze kalmış olan tek tapınağı yaptırmıştır. Ayrıca Büyük Gize Sfenks'indeki yüzün Kefren'in yüzü olduğu tahmin edilmektedir.
Heykelde insan ve tanrının mükemmel simbiyozunun altını çizer gibi, kralın başını kanatları arasında koruyan şahin-tanrı Horos'un varlığıyla daha da vurgulanır .Önde aslan pençeleri ve protomlar, yanlarda ise “İki Toprağın Birleşmesi”nin (Yukarı ve Aşağı Mısır) amblemi olan sema-tawy sembolü. Sırasıyla papirüs bitkileri ve düğümlenmiş nilüfer ile temsil edilir.


3. Mikerinos Mısır'ın dördüncü hanedanı döneminde (MÖ2620 - MÖ 2480) bir firavun idi.3. ve Giza'nın en küçük piramidi olan Mikerinos Piramidi O'nun döneminde yapıldı.Başlıca kraliçesi Khamerernebty II idi.Mikerinos'dan önceki firavun Kefren idi.
Üç kişilik bir heykel olan bu yontulmuş üçlü , Kral Mikerinos'un iki hanım arasında gösteriyor.Yukarı Mısır tacını takıyor.Hathor, iki inek boynuzu arasındaki güneş diskinden oluşan her zamanki tacını takarken, diğer hanımefendi, Aşağı Mısır'ın sembolü olan bir Seth altına yerleştirilmiştir.
Hathor,Mısır mitolojisi'nde doğum, bereket, aşk ve evlilik ile ilişkilendirilen tanrıçadır. Ra'nın hem eşi hem kızlarından biridir.

Prens Rahotep ve eşi Nofret'in canlı gibi boyanmış kireçtaşı heykelleri, eski Mısır'ın en ünlü özel heykelleri arasında sayılıyor.

5.Hanedan 
Bu hanedan esnasında, Mısır dininde çeşitli önemli değişiklikler olmuştur. Bilinen en erken cenaze töreni duaları (Piramit Metinleri olarak bilinir) kraliyet mezarlarına kaydedilmeye başlanmıştır.
V. hânedan dönemine kadar (m.ö. 2600-2500) Horus’un oğlu olarak Mısır’ı yöneten firavunlar bu hânedan döneminde Tanrı Ra’nin ön plana çıkmasıyla birlikte Ra'nin oğlu ve yeryüzündeki temsilcisi olarak ilân edilmişlerdir

6.Hanedan
Antik Mısır tarihinin 94 sene en uzun süre hüküm süren kralı II. Pepi ve bazı yetkililerce yalnız Mısır'ın değil tüm dünyanın ilk kadın yöneticisi ve bu hanedanın son yönetici olan Nitiqret'dir 

Annesi Ankhenespepi I'in kucağında II. Pepi'yi temsil eden heykel

Birinci Ara Dönem ; (7-10 hanedan) Yaşanan gıda maddeleri kıtlığı ve politik çekişmeler, ülkeyi yoksulluğa ve küçük çaplı iç savaşlara sürükledi. Yaşanan güç sorunlara karşın yerel yöneticiler firavuna hâlen bir haraç ya da vergi yükümlülüğü altında değillerdi ve yeni elde ettikleri bağımsızlığı, taşrada serpilip gelişen bir kültür oluşturmakta kullandılar.Hz İbrahim bu dönemde yaşamıştır.

Orta Krallık Dönemi ;(11-14 hanedan) Orta Krallık Dönemi, 2. Mentuhotep’in Mısır’da siyasal birliği yeniden kurmasıyla başlar. Firavunlar bu dönemde devleti eyaletlere bölmüşler ve bu eyaletlere valiler atamışlardır
XII. hânedanla birlikte ön plana çıkan Tanrı Amon Rê ile özdeşleştirilmiş ve Amon-Rê şeklini almıştır. 

Orta Krallık'ın kurucusu Kral Mentuhotep'in eşi Kraliçe Kawit'in lahitidir. Dış yüzler, günlük yaşam sahneleriyle güzel bir şekilde dekore edilmiştir, bir durumda, hizmetçilerden biri kraliçenin saçını tararken, bir hizmetçi bir sonraki içkisini doldururken, yemekle dolu bir masanın önünde içki içtiğini tasvir etmektedir. Boş elinde bir ayna tutmaktadır. Başka bir sahnede, bir hizmetçi tarafından tutulan merhem kabına parmağını batırırken burnuna bir nilüfer çiçeği tutarken gösterilir. Göğsü önünde yatıyor, içindeki mücevherler üst üste tasvir edilmiş. Diğer sahneler sağılan inekleri veya emziren buzağıları gösterir. Aynada, mücevherde ve merhemde görülen güzelliğin nilüfer, inekler ve sütle birlikte birleşimi doğurganlık, gençlik, yeniden doğuş ve Hathor'a çok açık göndermeler oluşturur.

Orta Krallık döneminin son firavunu 3. Amenemhat, özellikle madenlerde ve inşa işlerinde yeterli işgücü sağlamak için Asyalı göçmenlerin Delta'ya yerleşmelerine izin verdi. Ancak bu iddialı inşaat ve madencilik faaliyetleri, dönemin sonlarına doğru Nil taşkınlarının yetersiz olması ile birleşince ekonomiyi fazlasıyla zorladı İkinci Ara Dönem'in sonlarına doğru, 13. ve 14. Hanedanlık yıllarında yavaş seyreden bir çöküşe yol açtı. Bu gerileme döneminde yabancı Asyalı yerleşimciler Delta'da kontrolü ele geçirmeye başladılar ve sonunda Mısır'da, Hiksoslar olarak iktidarı ele geçirdiler.Göçebe bir Asyalı kavim olan Hiksoslar, Mısır’ın yabancısı olan ilk hanedanıydı. Mısırlıları atlı savaş arabalarıyla tanıştırmışlardır.


Tanis'ten Nil tanrısı Hapi şeklinde temsil edilen Amenemhat III'ün alışılmadık bir ikiz görüntüsü bulundu. Heykel, kralı ülkenin ilkel yaratıcı tanrılarını karakterize eden uzun, ağır peruk ve takma sakalla iki kez yan yana gösteriyor

Sfenks Amenemhat III'ü insan yüzlü ve aslan gövdeli, yani insan kadar zeki ama aslan kadar güçlü mükemmel bir varlık olarak göstermektedir.Kralın insanüstü gücünü çağrıştırırlar ve onun korkunç görünümünü vurgularlar.



Göktaşına yazılmış piramit tepesine konulan taşta ''Amenemhat, Ra'nın mükemmelliğini görür" yazar.Lazer kesme aleti kullanmadan o yazıları oymak şimdi bile bilmece,  siyah demir göktaşı taşı, bileşenlerinin bileşimi sayesinde çevresine pozitif elektromanyetik enerji yayıyor ve bu da ona yaklaşan herkese psikolojik olarak rahat hissettiriyor.Çok saftır, kişinin enerjisine etki eder, vücudunun herhangi bir yerinde hissettiği acıyı giderir.

Imyremeshaw 13.Hanedan ortalarıda bir Mısır firavunuydu

Kral Hor'un Ka heykeli, MÖ 1750 civarında Eski Mısır'ın On Üçüncü Hanedanlığına aittir .Eski Mısırlılar, birkaç tür ruha sahip olduklarına inanıyorlardı. Ka en önemlisiydi ve heykel kralı Ka olarak gösteriyor. 
İkinci Ara Dönem (15-17 hanedan ) Hz. Yûsuf Hiksoslar’a mensup bir kralın saltanatında Mısır’a gelmiş ve orada kraldan sonraki en önemli mevkiye yükselmiştir 
Yeni Krallık Dönemi (18-20 hanedan )

18.Hanedanı
XVIII. hânedan döneminde firavunların Tanrı Amon’un yeryüzündeki “ka”sı (ikinci ruh) olduğu, onun izniyle yönetime geldiği, bütün işlerinde firavunları yönlendiren yüce tanrı ve firavunların gerçek babası olduğu kabul edilmiştir.Doğan çocuğun damarlarında ulûhiyyet kanının dolaştığına inanılıyor ve bu kanın saflığını korumak için firavunun kendi kız kardeşiyle evliliği oldukça sık uygulanıyordu. Firavunların kız kardeşleriyle evlenmelerinin bir başka sebebi de Tanrı Geb (yer) ile Tanrıça Nout’un (gök) çocukları olan Osiris ve İsis’in mitolojik evliliklerini taklit etmekti.




1.Ahmose  Mısır'ın altın çağı olarak kabul edilen Yeni krallık döneminin ilk hanedanı olan 18.Hanedanın kurucusudur 10 yaşında tahta geçti. Babası ve Annesi kardeştir. Kendisi de kız kardeşi Ahmose-Nefertari ile evlenmiş ve onu baş hanımı yapmıştır.

1.Amenhotep

1.Thutmose Krallar Vadisi'nde kendisi için bir mezar yaptırmıştır. Kendinden sonra yerine oğlu II. Thutmose geçmiştir.

2.Thutmose kraliyet üvey kız kardeşi Hatshepsut ile erken yaşta evlendi. 3.Thutmose genç prens tahta çıkmış olsa da Mısır'ı yöneten üvey annesi ve naibi Hatşepsut'tu.Kadın Firavun Hatşepsut'un tapınağının içerisinde yer alan dikilitaş üzerine saz ver arı sembollerinden sonra II. Tuthmosis adının hiyeroglif yazısı, Luksor (Mührü Güneş Kılıç Bok Böceği)
Hatşepsut ilk kadın firavun Kraliçe olduktan sonra bir kral gibi giyinmiş ve takma sakal kullanmıştır. Çünkü çeşitli törenlerde takma sakal kullanmak firavunların geleneğidir.Hayatı boyunca bir erkeğe aşık oldu. Senmut adındaki bu adam tamamen bu ailenin dışında bir mimardı. Onunla daha çok görüşmek için öldükten sonra konulacağı tapınağı yapma görevini ona verdi. Deir el-Bahri'de kendi ismiyle büyük bir tapınak yaptırdı.Eşi bir erkek çocuk sahibi olmak için bir dansözü eş olarak aldı. Bu dansözden doğan oğluna kendisinin ve babasının adı olan Thutmose ismini koydu.
Bu batık rölyef, Hatshepsut'u doğurganlık tanrısı Min-Amun'a tütsü sunarken betimliyor, çoğunlukla erkek insan biçiminde temsil ediliyor, sol elinde tuttuğu erekte bir penis ve bir yelken tutan sağ kolunu kaldırmış olarak gösteriliyor.

3.Thutmose  teyzesi ve üvey annesi Kraliçe Hatshepsut ile 20 yıl süren mücadelenin ardından tahtını yeniden kazandı. Muhtemelen Mısır'ı yöneten en büyük askeri krallardan biriydi.Yaptığı savaşlardan kazandıkları III. Thutmose’yi dünyanın en zengin insanı yapmıştı.Hatşepsut ve iktidarına dair neredeyse tüm kayıtları sildirip soyunu doğrudan aynı ismi taşıyan atalarına bağlayarak Mısır’ın en güçlü ve en erdemli hükümdarı olma iddiasını kuvvetlendirdi.
Mührü Güneş Testere Bok Böceği


Dini bir festival sırasında Hatshepsut'u izleyen Thutmose III'ü gösteren rölyef, Hatshepsut'un Kırmızı Şapeli, Karnak Tapınağı Kompleksi
Karnak'taki Botanik bahçesinin Thutmose III duvar kabartması Thutmose III ve ordusu Suriye'de sefere çıktığında Mısır'da olmayan birçok hayvan ve bitkiyle karşılaştılar. Sanatçıları gördüklerini dikkatli bir şekilde kaydettiler veya belki de onlarla birlikte Mısır'a örnekler getirdiler. Mısır'a döndüğünde, Karnak'taki tapınağında Akh-Menou adlı eşsiz bir tablo yaptılar.

RehhmireMezar,Luksor,toplanan vergileri getiren bir erkek alayı 
vergiler tahılla ödenirdi ve vergi tahsildarları gerekirse bir sopanın kamçısıyla ödenmesi gerekeni alırdı.

 

Sığır, bal, meyve, kumru, hasır ve keten kumaş da toplandı.


2.Amenhetop Bu heykel, tanrıça Meretseger tarafından korunan Kral Amenhotep II'yi temsil ediyor. Yukarı Mısır'ın beyaz tacını takmış ve alnından çıkan bir kobra ile sol bacağı ileri doğru uzun adımlarla ayakta duruyor.Arkasında, kobra şeklindeki Theban tanrıçası Meretseger, etrafına dolanır ve onu korur.
4.Thutmose

3.Amenhotep ;Hükümdarlık döneminde antik Mısır ülkesi o zamana kadara Mısır tarihinde görülmemiş bir yüksek refah seviyesine ve kültürel ve sanatsal ihtişama erişmiş ve bu dönemdeki Mısır'ın sanat gücü ve uluslararası siyasi gücü bir zirveye erişmiştir.III. Amenhotep tüm Mısır firavunları içinde günümüze en çok kendi heykelini bırakan firavun olmakla tanınmıştır. Günümüze kadar gelmiş kesin olarak bu firavuna ait olduğu belgelenmiş 250'den fazla heykeli bulunmaktadır
Amenhotep III ve Tiye'nin bu devasa heykeli, bir grup heykeli ve üç kızıdır. Şimdiye kadar oyulmuş bilinen en büyük Eski Mısır aile grubudur. Figürlerin badem şeklindeki gözleri ve kemerli kaşları, tipik 18. Hanedan sonları stilindedir.Üç küçük figür, kızlarından üçünü tasvir ediyor.

Akhaneton Eşi Nefertiti'ydi. Geleneksel çok tanrılı Mısır dinini yasaklayarak tek tanrılı Aten dinini kurdu diğer tanrılara olan inancı yok etmek için tapınaklardan diğer tanrıların isimlerini sildirdi. IV. Amonhotep olan adını din değişimi sonrası Akhenaton yaptı. Bu din geçişi sancılı olmuştur. Akhenaton, Amon'a ait tapınakları tahrip edip Aton adına yeni tapınaklar inşa ettirmiştir. Akhenaton'un ölümünden sonra Aton dini uzun süreli olmamıştır. Ankhenaton atonu kutsadığı firavun
Tutankamon amonun kutsadığı firavun demek 
Mezar kazıcılar süslemeciler hep bu işten para kazandığı için küçük yaşta firavun olan Tutankamon ayartip eski dine döndüler 

Tutankhamun, babası Akhenaton tarafından feshedilen Eski Mısır dinini restore etti, iki önemli kültün rahiplik emirlerini zenginleştirdi, donattı ve önceki Amarna döneminde hasar gören eski anıtları restore etmeye başladı. Babasının mezar kalıntılarını Krallar Vadisi'ne taşıdı ve başkenti Akhetaten'den Teb'e geri taşıdı.Tutankhamun, bir kısmı mezarında bulunan, bir baston kullanımını gerektiren kemik nekrozu ile birlikte sol ayağındaki bir deformite ile fiziksel olarak engelliydi. Skolyoz da dahil olmak üzere başka sağlık sorunları vardı ve çeşitli sıtma türlerine de yakalanmıştı.Onu diğer tüm firavunlardan ayıran esas özellik, mezarı hiç soyulmayan ve tüm hazinesi günümüze kadar ulaşan tek firavun olmasında gizlidir. 
 
Horemheb 

19.Hanedan

1.Ramses

1.Seti I. Ramses'in oğlu, II. Ramses'in babasıdır. Eşi Tuya'dır. Hititlerle giriştiği bir dizi savaşla üstünlüğünü kabul ettirerek Kenan ve Suriye'de Mısır egemenliğini yeniden kurdu. İsrailoğullarının eziyet görmeye başladığı dönem 

2.Ramses Genellikle Eski Mısır'ın en güçlü dönemi olan Yeni Krallık'ın en büyük, en ünlü ve en güçlü firavunu olarak kabul edilir.Dünya'nın en uzun süre boyunca saltanat süren hükümdarlarından birisi olmuştur.Ramses'in hayatında Kadeş Savaşı gibi birçok önemli olayla beraber yaptığı şehir ve tapınaklar da çok önemli bir yer tutmaktadır. Kurduğu Per-Ramses şehri ülkenin yeni başkenti olmuştur. Yaptığı en önemli tapınak ise Kraliçe Nefertari'ye adadığı Ebu Simbel'deki dağın içine oyulmuş büyük tapınaktır.Kadeş Savaşı Hitit kralı II. Muvatallis ve Mısır firavunu II. Ramses önderliğinde, Hitit ordusu ve Mısır ordusu arasında gerçekleşmiştir. MÖ 1274'te yapılan savaş, eski zamanlarda en çok atlı savaş arabası kullanılan savaş olarak bilinmektedir. Savaşın çıkma nedeni o zamanki Suriye sınırlarında bulunan Amurru ve Amka gibi içinde ticaret yollarını bulunduran toprakları ele geçirmektir. Hz.Musa'nın bebek olarak Firavun'un sarayına girdiği dönem 
Tanrı Horus'un önünde 2.Ramses'in çocukluğu tasvir edilmiş.Heykelin kralın adını hecelemek için okunabileceği iddia edildi: güneş diski Re'yi, çocuk mes'i ve sw (nilüfer )bitkisi son hece Ra-mes-sw'yi temsil ediyor .

Bu anıtsal heykel, rüzgar ve bereket tanrısı Amun ile Amun'un eşi tanrıça Mut arasında II. Ramesses'i göstermektedir.
Her iki tanrı da Yeni Krallık krallarının koruyucusu ve garantörü olarak görülüyordu.


Memeptah Merneptah'ın beşinci krallık yılında Libyalılara karşı kazandığı zaferi anıyor.İlahinin son kıtasında Merenptah, boyun eğdirdiği çeşitli varlıklardan bahseder. Bu metnin 27. satırının ortasında hiyerogliflerle 'İsrail' adı yazılıdır.Bu kelimenin geçmesi, bazı bilim adamlarına bu kralın Mısır'dan Çıkış'ın firavunu olduğuna işaret etti, ancak bunu kanıtlayacak hiçbir kanıt yok. Hz.Musa ile mücadele edip Kızıldeniz de boğulan firavun.
Amenmesse

2.Seti  Atef tacı ile örtülen Aşağı Mısır tacından oluşan muazzam bir taç giyiyor Seti II, panter başı ve kobra ile süslenmiş bir etek giyiyor
Siptah 
III. Ramses, Antik Mısır'ın yirminci hanedanının en önemli firavunu. Mısır'ı MÖ 1186 - 1155 yılları arasında yönetmiştir.Kral Ramesses III, tanrı Horus ve tanrı Seth'in arasındadır. Mısır mitolojisine göre Osiris'in ölümü ve Horus ile Seth arasındaki savaşın sona ermesinden sonra tanrılar Mısır'ı ve Nil vadisini Horus'a yemin ettirmişler ve Seth Çöllerin ve yabancı toprakların hükümdarı olmuştur. Bu nedenle, Ramesses III'ün Mısır ve Yabancı Topraklar kralı olarak çifte taç giyme törenini görüyoruz.Ellerinde Nil'in anahtarı 'ankh' sembolü bulunur. Bu sembol sonsuz hayatı ve yeniden hayata gelmeyi temsil ediyor.Tanrıların, öbür dünyaya geçecek insanların ağzına Ankh'ı üfleyerek onlara sonsuz yaşamı bahşettiği söylenir.

Twosret
Son Ara Dönem (21-26. Hanedan )
Pers Dönemi 27.Hanedan
Geç Hanedan Dönemi (28-31.Hanedan )
3.Aleksandros Batlamyus hanedanı




Bok Böceği ve Antik Mısır 

Eski Mısır’da bok böcekleri yaşamın, ölümsüzlüğün ve var oluşun simgeleriydiler. Onlara göre güneşin evreleri yaşamın evrelerini gösterirdi. Güneşin doğumu yaşamın başlangıcı, batışı ise ölüm anlamına gelirdi. Eski Mısırlılar bok böceğinin güneş tanrısının belirtisi olduğuna inanmaktaydılar.
bu böcekler dışkıları yuvarlayarak büyütmeye çalışır. Larvalarını bu kürenin içine aşılayıp yuvasına doğru yuvarlayarak gömer; yirmi dört gün sonra suya götürür ve yavruları serbest kalır. Burada yuvarlanan dışkı küresinin temsil ettiği olgu güneştir. Güneşin cennetin içerisinden geçirilerek yeninden ortaya çıkmasını açıklamaktadır. Yani güneşinde bir güçle itilmesi demektir.
Bok böceğine atfedilen bir diğer anlam ise tüm hayvanların ilki ve kökeni olduğuna inanılmasıdır. Bu nedenle böcek, güneşin doğuşunun tanrısı Khepri ile özdeşleştirildi. Khepri’yi bok böceğinin başıyla tasvir eden freskler ve takılar bulunmuştur. Bu kalıntılar taştan yapılmış yeşil veya altın boya ile kaplanmıştır.
Bir diğer anlamı ise reenkarnasyon ile ilişkilidir. Böceğin larvalarının olgunlaşıp topağın içerisinden çıkması yeniden doğuşu yani reenkarnasyonu simgeler. Ölümden sonraki hayatta tekrar beden bulmaları için insanlar mumyalanır ve mumyalama esnasından kalp çıkartılarak yerine altın bir bok böceği heykeli konur.

Firavunların Mumyalanması
Firavunların mmyalanması 72 gün Soyluların 42 gün Alt kesimin 14 gün sürerdi.İlk önce çubukla burundan girip beyni boşaltılıp bezlerle doldurulurdu.İç organları ayrı ayrı hayvan figürlü kaplara konulurdu. Sonra tüm vücut tuza yatırılır etleri kuruyuncaya kadar bekletilirdi. Bitumen (zift) ,reçine,balmumu ile kaplanırdı.Hoş kokulu yağ sürülüp vücudu sarılırdı. Ortaçağ'dan itibaren Avrupalılar epilepsiden mide rahatsızlıklarına ve cilt hastalılarına kadar herşeyi iyileştirmek için ''mumya tozu'' yutuyor yada cilde uyguluyorlardı.O dönemlere bu toz yok satıyordu.Lut Gölü'nden gelen bir asfalt türü olan bitumenin tıbbı özelliklerine dayanıyordu.Bir zamanlar çok popüler olan bitumenin doğal kaynakları azalıp bulunması zorlaşınca eczacılar mumyalanmış cesetleri öğüterek satmaya başladılar.Çünkü her mumyada bu madde kulanıldığı düşünüldü ama nadiren bu madde kullanılır cesetlerin çoğu doğal reçinelerle mumyalanmıştır.
Mısır’da Kahire’nin kuzeyinde Natrun vadisi/gölü bulunmakta ve MÖ 2500 ve öncesinde dahi firavun mumyaları bu bölgeden gelen tuz ile yapılmakta (mumyalanmakta) idi. Bilindiği üzere tuz, sodyum bi karbonat olup, sodyum elementinin simgesinin NA oluşu bugünden 4500 yıl önce bu tuzun Natrun’dan elde edilmesinden dolayıdır…

Hazreti Musa ve Firavun (Kassas / Taha / Şuara Sureleri)
Firavun bir gece rüyasında bir ateş gördü. Beyt-i Makdis (Kudüs)ten çıkmış ve Mısır'a doğru uzamıştı.Yaklaştıkça büyüyen ateş Mısır da bulunan bütün evleri yakmış , sadece İsrailoğulları'na ait olan evler bu evden zarar görmemişti.Uyandığında sihirbaz ve ilim adamlarına anlattıktan sonra ''Bugünden sonra İsrailoğulları arasında doğacak olan erkek çocuklar istinasız öldürülecektir ' emrini verdi.Hz.Musa doğduğu zaman annesini bir endişe kaplar emzirirken kalbine birşeyler düşer ' Onu emzir .Bir zarar geleceğinden korktuğun zaman onu denize(Nil Nehrine) bırak.Boğulacağı endişesine kapılıp korkma ve üzülme.Biz onu tekrar sana geri getireceğiz ve peygamber yapacağız.' deniliyordu.
Annesi bir sandığa koyup Nil sularına koyuverdi.Firavun o gün sarayında Nil Nehri'ne bakan penceresi önünde oturmuş hanımı Asiye ile sohbet ediyordu.Asiye hanım sandığı görüp getirilmesini istedi.Ömründe böyle tatlı çocuk görmeyen hanım öldürülmemesini istedi.
''Biz, daha önce onun, süt analarının sütünü emmemesini sağladık. Kız kardeşi, “Size onun bakımını, sizin adınıza üstlenecek ve ona içtenlik ve şefkatle davranacak bir aile göstereyim mi?” dedi. Böylece biz, anasının gözü aydın olsun ve üzülmesin, Allah’ın va’dinin hak olduğunu bilsin diye onu anasına geri döndürdük. Fakat onların pek çoğu bunu bilmezler.Mûsâ, olgunluk çağına ulaşıp gelişimini tamamlayınca, biz ona ilim ve hikmet verdik. Biz, iyilik edenleri böyle mükâfatlandırırız. '' 
Bir defasında Firavun bebeği kucağına alıp severken küçük elleri firavunun sakalından tutup bırakmadı bıraktığında ise birkaç tel elinde kalmıştı.Firavun öyle sinirlendi ki cellatı çağırın dedi Asiye koşarak gelerek bile bile yapmamıştır bunu sana ispatlayayım der. Tabağa bir yakut bir de ateş koyar ateşi seçerse bu işi bilmeyerek yapmıştır der.Hz.Musa ateşi eline alıp ağzına götürür ve ağzı yanar.Ömrü boyunca rahat konuşma imkanı bulamaz olur.
Küçük Musa Firavun sarayında izzet ve ikram içinde büyüdü.Onun yediğini yiyor onun giydiğini giyiyor Firavun oğlu Musa diye biliniyordu.

Mûsâ, halkın habersiz olduğu bir sırada şehre girdi. Orada biri kendi tarafından, diğeri düşmanı tarafından; kavga eden iki adam gördü. Kendi tarafından olan, düşmanına karşı ondan yardım istedi. Mûsâ da ona bir yumruk indirip onu öldürdü. Mûsâ, “Bu şeytanın işidir. O, gerçekten apaçık bir saptırıcı düşmandır” dedi.Mûsâ, “Rabbim! Şüphesiz ben nefsime zulmettim. Beni affet” dedi. Allah da onu affetti. Şüphesiz O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. “Rabbim! Bana verdiğin nimetle asla suçlulara arka çıkmayacağım” dedi.Korkarak, etrafı gözetleyerek şehirde sabahladı. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen yine feryat ederek ondan yardım istiyordu. Mûsâ da ona, “Belli ki sen azgın bir kimsesin” dedi.Mûsâ, ikisinin de düşmanı olan adamı yakalamak isteyince adam, “Ey Mûsâ! Dün birini öldürdüğün gibi, beni de öldürmek mi istiyorsun. Sen ancak yeryüzünde bir zorba olmak istiyorsun, arabuluculardan olmak istemiyorsun” dedi.Şehrin öbür ucundan koşarak bir adam geldi. “Ey Mûsâ! İleri gelenler seni öldürmek için aralarında senin durumunu görüşüyorlar. Şehirden hemen çık. Şüphesiz ben sana öğüt verenlerdenim” dedi.Mûsâ, korku içinde etrafı gözetleyerek şehirden çıktı ve “Ey Rabbim! Beni bu zalim kavimden kurtar” dedi.

(Şehirden çıkıp) Medyen’e doğru yöneldiğinde, “Umarım Rabbim beni doğru yola iletir” dedi.Medyen suyuna varınca, suyun başında (hayvanlarını) sulamakta olan bazı insanlar gördü. Bunların yanında da koyunlarını suya salmamak için uğraşan iki kız gördü. Mûsâ onlara, “(Koyunlarınızı burada tutmaktaki) maksadınız ne?” dedi. Onlar, “Çobanlar sulayıp çekilinceye kadar biz koyunlarımızı sulayamayız. Babamız ise çok yaşlı bir adamdır” dediler.Bunun üzerine Mûsâ onların koyunlarını suladı. Sonra gölgeye çekilip, “Rabbim! Bana göndereceğin her hayra muhtacım” dedi.Nihayet kızlardan biri utana utana yürüyerek ona gelip, “Bizim için koyunlarımızı sulamanın ücretini vermek üzere babam seni çağırıyor” dedi. Mûsâ, onun (Şu’ayb’ın) yanına gelip başından geçenleri ona anlatınca Şu’ayb, “Korkma, o zalim kavimden kurtuldun” dedi.Kızlardan biri, “Babacığım, onu ücretle tut. Herhâlde ücretle tuttuklarının en hayırlısı, güçlü ve güvenilir olan bu adam olacaktır” dedi.Şu’ayb, “Ben, sekiz yıl bana çalışmana karşılık, şu iki kızımdan birisini sana nikâhlamak istiyorum. Eğer sen bunu on yıla tamamlarsan, o da senden olur. Ben seni zora koşmak da istemiyorum. İnşaallah beni salih kimselerden bulacaksın” dedi.Mûsâ, şöyle dedi: “Bu, seninle benim aramda bir iş. İki süreden hangisini tamamlarsam bana bir husûmet yok. Allah, söylediklerimize vekildir.” 

Safure ile evlenmiş aradan 10 yıl geçmişti içinde Mısır'a gitme arzusu belirdi eşi hamileydi yolda giderken doğum sancıları başladı çocuk doğduktan sonra soğuk basmıştı aksi gibi çakmak yanmayınca ilerde parlayan bir ateş gördü
'Mûsâ, süreyi tamamlayıp ailesiyle yola çıkınca, Tûr tarafında bir ateş görmüş ve ailesine, “Siz burada kalın, ben bir ateş gördüm, (oraya gidiyorum). Umarım oradan size bir haber ya da ısınmanız için ateşten bir kor getiririm” dedi.Mûsâ, ateşin yanına gelince, o mübarek yerdeki vadinin sağ tarafındaki ağaçtan şöyle seslenildi: “Ey Mûsâ! Şüphesiz ben, evet, ben âlemlerin Rabbi olan Allah’ım.Şüphe yok ki, ben senin Rabbinim. Hemen ayakkabılarını çıkar. Çünkü sen mukaddes vadi Tuvâ’dasın.Değneğini (yere) at.(Mûsâ, değneğini attı). Onu bir yılanmış gibi süratle hareket eder görünce, arkasına bakmadan dönüp kaçtı. (Bu sefer şöyle seslenildi:) “Ey Mûsâ! Beri gel, korkma. Çünkü sen güvenlikte olanlardansın.”Ben seni (peygamber olarak) seçtim. Şimdi vahyolunacak şeyleri dinle.Şüphe yok ki ben Allah’ım. Benden başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde bana ibadet et ve beni anmak için namaz kıl.Kıyamet mutlaka gelecektir. Herkes işlediğinin karşılığını görsün diye, neredeyse onu gizleyecek (geleceğinden hiç söz etmeyecek)tim.Buna inanmayan ve nefsinin arzusuna uyan kimseler, seni ondan sakın alıkoymasın, sonra helâk olursun!

Şu sağ elindeki nedir ey Mûsâ?” Mûsâ dedi ki: “O benim değneğimdir. Ona dayanırım, onunla koyunlarıma yaprak silkelerim. Onunla başka işlerimi de görürüm.Allah, “Onu yere at ey Mûsâ!” dedi.Mûsâ da onu attı. Bir de ne görsün o, hızla akan bir yılan olmuş!Onu bir yılanmış gibi süratle hareket eder görünce, arkasına bakmadan dönüp kaçtı.“Ey Mûsâ, korkma! Benim katımda peygamberler korkmazlar.” Allah, şöyle dedi:“Tut onu. Korkma! Biz, onu yine eski durumuna döndüreceğiz.”Elini koynuna sok; kusursuz, bembeyaz çıkacaktır. Korkudan (açılan) kollarını kendine çek. İşte bu ikisi Firavun ve onun adamlarına karşı Rabbin tarafından iki kesin delildir. Çünkü onlar, yoldan çıkan bir kavim olmuşlardır» (diye seslenildi).Firavun’a git, çünkü o azmıştır.Mûsâ, dedi ki: “Rabbim! Gönlüme ferahlık ver.İşimi bana kolaylaştır.Dilimdeki tutukluğu çöz ki sözümü anlasınlar.Bana ailemden birini yardımcı yap,Kardeşim Onunla gücümü artır.Onu işime ortak et.Seni çok tespih edelim diye. Seni çok zikredelim diye.Çünkü sen bizi hakkıyla görmektesin.
Allah, şöyle dedi: “İstediğin sana verildi ey Mûsâ!Andolsun, biz sana bir kere daha iyilikte bulunmuştuk.Hani annene ilham edilmesi gereken şeyleri ilham etmiştik:”Onu (bebek Mûsâ’yı) sandığın içine koy ve denize (Nil’e) bırak ki, deniz onu kıyıya atsın da kendisini, hem bana düşman, hem de ona düşman olan birisi (Firavun) alsın. Sana da, ey Mûsâ, sevilesin ve gözetimimizde yetiştirilesin diye tarafımızdan bir sevgi bırakmıştım.”Hani kız kardeşin (Firavun ailesine) gidiyor ve “size onun bakımını üstlenecek kimseyi göstereyim mi?” diyordu. Derken, gözü aydın olsun, üzülmesin diye seni annene döndürdük. (Sana baktı, büyüdün) ve (kazara) bir cana kıydın da biz seni kederden kurtardık, seni sıkı bir denemeden geçirdik (ve kaçıp Medyen’e gittin). Medyen halkı içinde yıllarca kaldın, sonra (peygamber olman için) takdir edilmiş bir zamanda (Tûr’a) geldin ey Mûsâ!Ben seni kendim için seçtim.Sen ve kardeşin mucizelerim ile (desteklenmiş olarak) gidin ve beni anmakta gevşeklik göstermeyin.” 

Mûsâ, şöyle dedi: “Ey Rabbim! Şüphesiz ben onlardan birisini öldürdüm. Onların da beni öldürmelerinden korkuyorum.Kardeşim Hârûn’un dili benimkinden daha düzgündür. Onu da benimle birlikte, beni doğrulayan bir yardımcı olarak gönder. Çünkü ben, onların beni yalanlamalarından korkuyorum.Allah, “Seni kardeşinle destekleyeceğiz ve size bir iktidar vereceğiz de âyetlerimiz sayesinde size (kötü bir amaçla) ulaşamayacaklar. Siz ve size uyanlar, galip gelecek olanlardır” dedi. 
Firavunun karşısına gelince Firavun hemen tanıdı ve ;
Firavun, şöyle dedi: “Seni biz küçük bir çocuk olarak alıp aramızda büyütmedik mi? Sen ömrünün nice yıllarını aramızda geçirdin.”“(Böyle iken) sen o yaptığın işi yaptın (adam öldürdün). Sen nankörlerdensin.” Mûsâ, şöyle dedi: “Ben onu, o vakit kendimi kaybetmiş bir hâlde iken (istemeyerek) yaptım.” Sizden korktuğum için de hemen aranızdan kaçtım. Derken, Rabbim bana hüküm ve hikmet bahşetti de beni peygamberlerden kıldı.Senin başıma kaktığın bu nimet İsrailoğullarını köleleştirmen(in neticesi)dir. 

Ona gidin ve şöyle deyin: ‘Şüphesiz biz Rabbinin elçileriyiz. İsrailoğullarını (serbest bırak ve) bizimle gönder. Onlara işkence etme.Şüphesiz bize, azabın yalanlayan ve yüz çevirenlere olacağı vahyolundu.Firavun, “Sizin Rabbiniz kim, ey Mûsâ?” dedi.Musa Bizim Rabb´imiz, her varlığı farklı niteliklerle donatarak yaratan, sonra da bu varlıkları nitelikleri doğrultusunda yönlendiren Allah´dır.Mûsâ, “O, sizin de Rabbiniz, geçmiş atalarınızın da Rabbidir” dedi.

Firavun, “Ya geçmiş nesillerin hâli ne olacak?” dedi. Mûsâ, şöyle dedi: “Onlar hakkındaki bilgi Rabbimin katında bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da yazılı)dır. Rabbim, yanılmaz ve unutmaz.Rabbim, yeryüzünü size beşik yapan, orada size yollar açan ve size gökten yağmur indirendir.Mûsâ, “O, doğunun da batının da ve ikisi arasındaki her şeyin de Rabbidir. Eğer düşünüyorsanız bu, böyledir” dedi.

Firavun, “Eğer benden başka bir ilâh edinirsen, andolsun seni zindana atılanlardan ederim.”
Mûsâ, ''Sana apaçık bir delil getirmiş olsam da mı?” dedi. Firavun, “Doğru söyleyenlerden isen haydi getir onu,” dedi. Bunun üzerine Musa asâsını bırakıverdi; apaçık bir ejderha oluverdi.Elini de (koynundan) çekti çıkardı; bakanlara bembeyaz (görünen, nur saçan bir şey) oluverdi.Firavun, çevresindeki ileri gelenlere, “Şüphesiz bu, bilgin bir sihirbazdır” dedi.Sizi, yaptığı sihirle, yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Ne dersiniz?”Şöyle dedi: “Ey Mûsâ! Sihrin ile bizi yurdumuzdan çıkarmak için mi geldin?”Biz de mutlaka sana karşı onun gibi bir sihir yapacağız. Bunun için seninle bizim aramızda; uygun bir yerde, senin de, bizim de caymayacağımız bir buluşma vakti belirle.” Mûsâ, “Buluşma vaktimiz, bayram günü, insanların toplandığı kuşluk vaktidir” dedi.Bunun üzerine Firavun, dönüp tedbir almaya girişti, bütün hilesini derledi topladı, sonra geldi. Dediler ki: "Onu ve kardeşini alıkoy. Şehirlere de toplayıcı adamlar gönder.Sana bütün usta sihirbazları getirsinler.Böylece sihirbazlar, belli bir günün belirlenen bir vaktinde bir araya getirildiler. Halka: Siz de toplanıyor musunuz (haydi hemen toplanın), denildi.(Firavun´un adamları:) Eğer üstün gelirlerse, herhalde sihirbazlara uyarız, dediler.Sihirbazlar gelince, Firavun’a, “Eğer biz üstün gelirsek, gerçekten bize bir mükâfat var mı?” dediler. Firavun evet, yakın adamlarım arasına gireceksiniz, dedi. 
Sihirbazlar: “Ey Mûsâ! Ya önce atmayı tercih edersin, ya da ilk atan biz oluruz” dediler.Hayır, siz atın, dedi. Bir de baktı ki, büyüleri sayesinde ipleri ve sopaları, kendisine gerçekten koşuyor gibi görünüyor. Bunun üzerine Mûsâ, içinde bir korku hissetti.Şöyle dedik: “Korkma (ey Mûsâ!). Çünkü, sensin en üstün olan.Sağ elindekini (değneğini) at ki, onların yaptıklarını yutsun. Şüphesiz yaptıkları bir sihirbaz hilesidir. Sihirbaz ise nereye varsa kurtuluşa eremez.”Mûsâ da asasını attı. Bir de ne görsünler, asa onların düzdükleri sihir takımlarını yutuyor.Bunun üzerine sihirbazlar derhal secdeye kapandılar. (Mûsâ’nın değneği, sihirbazların ipleriyle değneklerini yutunca) sihirbazlar hemen secdeye kapandılar ve, “Hârûn ve Mûsâ’nın Rabbine inandık” dediler.

Firavun hırsından tırnaklarını kemirmekteydi.Derhal bunları huzurumda toplayın ! emri verdi.
Firavun, “Demek, ben size izin vermeden önce ona (Mûsâ’ya) inandınız ha! Şüphe yok, o size sihiri öğreten büyüğünüzdür. Şimdi andolsun, sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve mutlaka sizi hurma dallarına asacağım. Hangimizin azabı daha şiddetli ve daha kalıcıymış, mutlaka göreceksiniz.Sihirbazlar şöyle dediler: “Bize gelen apaçık delillere ve bizi yaratana seni asla tercih etmeyeceğiz. Artık sen vereceğin hükmü ver. Sen ancak bu dünya hayatında hüküm verirsin.Şüphesiz ki biz; günahlarımızı ve bize zorla yaptırdığın sihri affetmesi için, Rabbimize inandık. Allah’ın vereceği mükâfat daha hayırlı ve daha kalıcıdır.Biz, ilk iman edenler olduğumuz için Rabbimizin hatalarımızı bağışlayacağını umarız.Ey Rabbimiz! Bize bol bol sabır ver, müslüman olarak canımızı al, dediler.
 Firavun: Ey ileri gelenler! Sizin için benden başka bir ilâh tanımıyorum. Ey Hâmân! Haydi benim için çamur üzerine ateş yak (ve tuğla imal et), bana bir kule yap ki Musa´nın tanrısına çıkayım; ama sanıyorum, o mutlaka yalan söyleyenlerdendir, dedi.
Hz.Musa'ya inananlardan biri de Firavun'un hanımı Asiye'dir.Dininden dönmeyince 4 kazık çakıldı elleri ve ayakları kazıklara gerdirildi. “Rabbim! Benim için katında, cennette bir köşk yap! Beni Firavun'dan ve yaptıklarından kurtar; beni bu zâlimler topluluğundan kurtar ''diye niyâz etmişti.Cennet kadınlarının en faziletleleri arasına girdi.
Firavun kavminin önde gelen yetkilileri: “Sihirbazları öldüreceksin de Mûsâ ve kavmini, yeryüzünde bozgunculuk yapsınlar, seni ve tanrılarını terk etsinler diye mi kendi hallerine bırakacaksın?” dediler. Firavun da: “Merak etmeyin! Bilakis onların erkek çocuklarını öldürecek, kız çocuklarını da kullanmak üzere sağ bırakacağız. Elbette biz onları ezecek üstün bir güç ve hâkimiyete sahibiz” cevabını verdi.
Musa kavmine:Allah´ın yardımını ve lütfunu isteyin ve acıya tahammül edip dayanın. Şüphesiz yeryüzü Allah´ındır. O´na kullarından dilediğini mirasçı kılar, mutlu son, Allah´tan korkanlarındır.dedi.Kavmi de dediler ki:Sen bize gelmeden önce de eziyet gördük, sen geldikten sonra da.Musa dedi ki:Umulur ki, Rabbiniz düşmanlarınızı helak edip de sizi yeryüzünde halife kılacaktır ve sizin nasıl işler yaptığınıza bakacaktır.Biz de Musa ve kardeşine: Kavminiz için Mısır’da evler hazırlayın ve evlerinizi namaz kılınacak yerler yapın, namazlarınızı da dosdoğru kılın. (Ey Musa!) Müminleri müjdele! diye vahyettik.
Gerçekten biz, Firavun sülâlesini, senelerce kıtlık ve gelir noksanlığı içinde tutup kıvrandırdık ki, düşünüp ibret alsınlar.Onlara bir iyilik (bolluk) gelince, Bu bizim hakkımızdır derler; eğer kendilerine bir fenalık gelirse Musa ve onunla beraber olanları uğursuz sayarlardı. Bilesiniz ki, onlara gelen uğursuzluk Allah katındandır, fakat onların çoğu bunu bilmezler.Andolsun, biz Mûsâ’ya apaçık dokuz mucize verdik.Biz de, her biri ayrı ayrı birer mucize olmak üzere başlarına tufan, çekirge, ürün güvesi (haşarat), kurbağalar ve kan gönderdik. (Hiçbirinden ders almadılar.) Büyüklük tasladılar ve suçlu bir kavim oldular. 
Firavun da ona, “Ben senin kesinlikle büyülendiğini zannediyorum ey Mûsâ!” demişti.Mûsâ ise, “İyi biliyorsun ki, bunları ancak, göklerin ve yerin Rabbi apaçık deliller olarak indirmiştir. Ey Firavun, ben de seni kesinlikle helâk olmuş bir kişi olarak görüyorum” demişti.
Firavun dedi ki: “Bırakın beni, Mûsâ’yı öldüreyim. (Faydası olacaksa) Rabbini yardıma çağırsın! Çünkü ben onun, dininizi değiştireceğinden, yahut yeryüzünde bozgunculuk çıkaracağından korkuyorum.”Mûsâ da, “Ben, hesap gününe inanmayan her kibirliden, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah’a sığınırım” dedi. 
Firavun ailesinden, imanını gizlemekte olan mü’min bir adam şöyle dedi: “Rabbim Allah’tır, dediği için bir adamı öldürecek misiniz? Hâlbuki o, size Rabbinizden apaçık mucizeler getirdi. Eğer yalancı ise, yalanı kendi aleyhinedir. Eğer doğru söylüyorsa, sizi tehdit ettiği şeylerin bir kısmı başınıza gelecektir. Şüphesiz Allah, aşırı giden, yalancılık eden kimseyi doğru yola eriştirmez.Ey kavmim! Bugün yeryüzüne hâkim kimseler olarak iktidar ve saltanat sizindir. Ama başımıza geldiğinde bizi, Allah’ın azabından kim kurtarır?” Firavun, “Ben size ancak kendi görüşümü bildiriyorum ve sizi ancak doğru yola götürüyorum” dedi. İman etmiş olan adam dedi ki: “Ey kavmim! Şüphesiz ben, Nûh kavmi, Âd kavmi, Semûd kavmi ve onlardan sonra gelen toplulukların başına gelen olayların sizin de başınıza gelmesinden korkuyorum. Allah, kullarına asla zulmetmek istemez.”Ey kavmim, sizin için insanların korku ve dehşetten bağırıp birbirlerinden yardım isteyecekleri o çağırma gününden korkuyorum.Arkanıza dönüp kaçacağın gün Allah´a karşı sizi koruyan bulunmaz. Allah kimi şaşırtırsa artık ona yol gösteren olmaz.Bundan önce size apaçık delillerle Yusuf gelmişti. O zaman da onun size getirdiği gerçekte şüphe edip durmuştunuz. Nihayet vefat ettiğinde de: «Bundan sonra Allah asla peygamber göndermez!» dediniz. İşte aşırı şüpheci olanları Allah böyle şaşırtır.
Musa dedi ki:Ey Rabbimiz,sen Firavun´a ve adamlarına, dünya hayatında zinet, ihtişam ve nice nice mallar verdin; ey Rabbimiz, yolundan saptırsınlar diye mi? Ey Rabbimiz, mallarını sil, süpür ve sıktıkça sık ki, o acı azabı görmedikçe iman etmeyecekler.Hz Harun ''Amin '' dedi.Allah da, “Her ikinizin de duası kabul edildi. Öyleyse dürüst olmakta devam edin ve sakın bilmeyenlerin yolunda gitmeyin” dedi.Allah da şöyle dedi: “O hâlde kullarımı geceleyin yola çıkar, çünkü takip edileceksiniz.”Firavun orduları takibe başladı ve İki topluluk birbirini görünce Mûsâ’nın arkadaşları, “Eyvah yakalandık” dediler.Mûsâ, “Hayır! Rabbim şüphesiz benimledir, bana yol gösterecektir” dedi.Bunun üzerine Mûsâ’ya, “Asan ile denize vur” diye vahyettik. Deniz derhal yarıldı. Her parçası koca bir dağ gibiydi.Ötekileri de oraya yaklaştırdık.Denizi açık hâlde bırak.Çünkü onlar boğulacak bir ordudur. İsrailoğullarını denizden geçirdik. Firavun da, askerleriyle birlikte zulmetmek ve saldırmak üzere, derhal onları takibe koyuldu. Nihayet boğulmak üzere iken, İsrailoğulları’nın iman ettiğinden başka hiçbir ilâh olmadığına inandım. Ben de müslümanlardanım dedi.Şimdi mi?! Oysa daha önce isyan etmiş ve bozgunculardan olmuştun.Biz de bugün bedenini, arkandan geleceklere ibret olman için, kurtaracağız. Çünkü insanlardan birçoğu âyetlerimizden gerçekten habersizdir.Allah, onu, onların hilelerinin kötülüklerinden korudu. Firavun ailesini, azâbın en kötüsü kuşattı.Onlar sabah akşam o ateşe sokulurlar. Kıyametin kopacağı gün de: Firavun ailesini azabın en çetinine sokun (denilecek)!Firavun, kıyamet gününde kavminin önüne geçecek ve onları ateşe götürecektir. Ne kötü varış yeridir orası!

Ve (pirametlerle dünyaya) kazık çakan Firavun'a?Rabbinin ne yaptığını görmedin mi? (Fecr 10) 

GEZİ PLANI

- Uçakta yada pasaport kontrolünde dağıtılan kağıda Ad,soyad,doğum yeri ve tarihi , pasaport numarasını yazıp görevliye veriyorsun.
-MUTLAKA YANINDA KALEM OLSUN!
-25 $ Kapıda vize al 
- 6-7 $ İnternetli Hat al onu tak ( ETİSALAT / ORANGE)
- Uber, Indrive , careem uygulamalarını taksi çağırmak için kullan
- Müzelerde sadece kart geçiyor !
1.GÜN , KAHİRE
2.GÜN ; LUXOR 
3.4. GÜN ; SHARM EL SHEİKH

KAHİRE (5550 EGP= 5BİN + OTEL )
Fâtımiler kendi başkentlerini kurmuş ve “zafer kazanan” anlamına gelen Al-Qahira adını vermiş. Kahire adı da böylelikle bu dönemde başlamış.
 
İSTANBUL 11.35 - SHARM EL SHEİKH 00.55 VARIŞ

TAKSİ İLE SHARM GO BUS STATİON 
Sharm El Sheikh’ten Kahire’ye otobüsle gelmek isterseniz Go Bus’un websitesi’nde Sharm El Sheikh Otobüs Terminali’nin Royssat olarak geçtiğini görürsünüz. Bulunduğunuz yere göre buraya gitmeye gerek kalmadan Wataney Gas Station‘daki şubeye de gidebilirsiniz. Dolmuşlara (micro bus) binip şoföre “Wataney” demeniz yeterli.

03.30 - 11.30 GO BUS MİNİ İLE KAHİREYE YOLCULUK (660 EGP ) 
4 OCAK 

TAKSİ İLE OTELE GEÇİŞ 

PİRAMİTLER SON KAPANIŞ 17.00 (720 EGP)
Öncelikle, tüm Giza Platosu boyunca bilet kontrolü yalnızca bir kez yapılıyor. O da, ilk girişteki yer. Dolayısıyla, kendini rehber ya da resmi görevli diye tanıtan bir sürü kişi olacak. Sakın biletinizi göstermeyin ya da vermeyin. Hatta, bu kişileri görmezden gelip muhattap bile olmayın. Tabi Boat Museum ve de Keops Piramidi’ne girecekseniz oradaki görevliye de biletinizi göstermeniz gerekiyor. Onun dışında kesinkle kontrol olmadığını unutmayın.
Sizi görür görmez yapışacak rehberler muhtemelen “Piramitleri gezmek için filanca yönden başlamak gerekiyor. Bu resmi kuraldır. Beni takip edin” diyeceklerdir. Kaale bile almayın. Yolunuza devam edin. Muhtemelen arkanızdan bağıracaklardır. Kulak asmayın.
At Arabası 5$/100egp ile fotoğraf çekme bölümüne gidebilirsin

AKŞAM YEMEĞİ OTELE DÖNÜŞ

*Abou Tarek Koshary 
* El Abd Patisserie
*El Gomhoureya Stuffed Pigeon (Güvercin)
*Oldish Restaurant ( Hawawshi, monterey tavuk )
*Kamış Suyu Dene
*Meyve suyu satan yerlerden Mango suyu ve Fakhfakhina dene 

5 OCAK 

MISIR MÜZESİ (700 EGP) 09.00
↓ 9 DK YÜRÜME

GO BUS TAHRİR OFFİCE BİLET AL 
↓ 11 DK YÜRÜME

TAHRİR MEYDANI 
Tahrir Meydanı 25 Ocak 2011 günü Tahrir Meydanı’nda protestocular toplandı. Dönemin devlet başkanı Hüsnü Mübarek, Arap Baharı olarak adlandırılan gösterilerde protestocuların öldürülmeleri yönünde emir verdi. Daha sonra ordu tarafından istifaya zorlandı ve yargılandı. Müebbet hapse mahkum oldu ama suçlamaların çoğundan beraat edip Mart 2017’de serbest bırakıldı.

↓ ÖĞLE YEMEĞİ / TAKSİ

TOLUNOĞLU CAMİ 
Tolunoğlu Ahmed Camii’ne giriş ücretsiz, ancak Mısırlılar turistleri yolunacak kaz olarak gördükleri için para koparmak adına bir çok yol deniyorlar.
*Amr bin As Cami

↓ TAKSİ 

THE NATİONAL MUSEUM OF EGYPTİAN CİVİLİZATİON (480 EGP) KAPANIŞ 17.00
Nisan 2021’de “Altın Yolculuk” olarak adlandırılan bir kortejle 18 kral ve 4 kraliçeye ait toplam 22 mumya, Kahire Mısır Müzesi’nden Fustat bölgesindeki Mısır Medeniyeti Ulusal Müzesi’nin sergi merkezine taşındı. Kahire Mısır Müzesi’nde de sadece rahip Yuya ve karısı Thuya’nın mumyaları kaldı.

↓ TAKSİ 

HAN EL-HALİLİ
Hediyelik eşya almak için benim önerebileceğim bir diğer yer ise, çeşitli seyahat gruplarında da tavsiye edilen ve küçük bir dükkan olan Jordi. Hz. Hüseyin Camii’nin yan tarafındaki lokantaları geçip sola çarşı kısmına girildiğinde daha yakın olan bu dükkanı bulmak biraz zor. Arada bir yerlerde han gibi bir yerin merdivenlerle çıkılan üst katında bulunuyor. Haritaya bakarak yaklaştığınızı hissettiğinizde çevredeki esnafa sorun, mutlaka bileceklerdir. Tabi esnafın “benden alışveriş yap” baskısından kurtulabilirseniz.

Jordi’deki fiyatlar gerçekten uygun. Örneğin, hediyelik eşya olarak piramitler 15 EGP, firavun desenli orta büyüklükte papirüs kağıdı 25 EGP, magnet 7 EGP, firavun desenli tepsiler 240-280 EGP aralığında, yine firavun desenli cüzdan 40 EGP, bardak 35 EGP, telefon kılıfları 6-8 EGP şeklinde.

* El Fishawy Cafe

↓ AKŞAM YEMEĞİ

LUXORA YOLCULUK 
11.30 - 09.30 ( 980 EGP )

Piramitler 

Keops Piramidi, Khufu Piramidi ya da Büyük Piramit;üç anıtsal piramitten en eski ve en büyük olanıdır. MÖ 2551-2560 yılları civarında yapıldığı sanılan bu anıtsal kompleks, Dünyanın yedi harikasından biri olup, bu yedi harika içinde günümüze kadar ulaşan tek eserdir.Dünya’daki en büyük yapay (insan yapımı) yapı olarak kabul edilmiş ve yükseklik rekoru 4000 yıl boyunca kırılamamıştır.(Kefren'in Dedesi)

Kefren Piramidi ya da Kafre Piramidi, Firavun Kefren'in oğlu Mikerinos’un yaptırdığı sanılmaktadır. En önemli özelliği piramidin en üst bölümündeki koruyucu kaplamalarının bozulmadan günümüze kadar gelmesidir. En üstündeki taş 36 tondur ve bu taşın oraya nasıl konduğu hala çözülememiştir.Keops'a göre daha ufak olmasına rağmen yüksek bir zemine oturtulduğundan daha büyük durur. (Mikerinos'un babası)
Büyük Gize Sfenksi pençelerinin arasında bir tapınak olan ve yatan aslan biçiminde kafası ile bir firavun başı şeklinde olan bir heykeldir. Aslanlar Antik Mısır mitolojisinde kutsal sayıldıkları için kutsallık ve büyü güçlerini kullanarak firavun mezarlarını ve piramitleri koruması amacıyla inşa edildiği  düşünülmektedir.Kefren'in yüzü olduğu tahmin edilmektedir. Yükselen güneşi karşıladığı için Gize Piramitlerinin koruyucusu olduğuna inanılır.

Mikerinos Piramidi Piramit, Mikerinos öldükten sonra oğlu Shepseskaf tarafından bitirtilmiştir. Piramit 65,5 m yüksekliğindedir. Mikerinos'un, Kefren Piramidi ve Keops Piramidinden diğer bir farkı, defin odasının aşağı oda da olmasıdır.

Keops düz bir zeminde yapılmış ve kusursuz bir zemin elde etmek o dönem için hayret edici. Bunu da muhtemelen zeminin etrafını bir su olukları yapıp suyun seviyesine göre zemini düzleştirmişler ve üzerine 2 milyon tane 2,5 tonluk taşları koymuşlar.Açıları ise güneşi hesap alarak ekinoks açılarıyla yapmış olabilirler.Keops Piramidi birçok kişide hayranlık uyandıran kanıtlanmış orantılara sahip bir yapı. Öncelikle piramidin tabanının dört kenarının da birbirine eşit olduğu belirtiliyor. Bu da tabanın hatasız bir kare oluşturduğunu gözler önüne seriyor.


TUTANKAMON
 
Tutankamon kullandığı baston ve tahtın ayak basıldığı yerde köle resimleri işlenmiştir.Köleler dirseklerinden arkadan bağlanırdı.İnsanların firavunların gözünde ne kadar değersiz olduğunu anlıyorsunuz.

Anubis çakal başlı tanrı yer altı tanrısı idi.Herşeyini birşeye vermeyen herşeyden korkar hale gelir.Onlarda birçok korktuğu hayvanlara tanrı ilan edip hediyeler sunuyorlardı.Cesetler çölde kumlara gömüldüğü zaman sıcakta kokar var etraftaki çakallar kokuyu alır hemen gelip ceseti parçalardı.Mısır kültüründe vücut bütünlüğü çok önemliydi bu yüzden çakallardan korkarlardı. En önde hator boynuzlu inek.
Su mermeri dünyanın en pahalı mermeridir.Kanope içinde organlar taşınırdı.5 lahit 3 tabut iç içe hepsi altın kaplı. Ve Tutankamon sadece 18 yaşında vefat etmiş haliyle böyle bir ihtişam varsa 2.Ramses de neler vardı.Kuran'ın firavunu anlattığı kadar var firavunlaşmak böyle birşey bir tek lahitini eksik yapsa halka verse hayır dua alacak.Sadece kendileri için ve tanrı olarak bahsettiği aileleri için yaşarlar geriye sadece zulüm ve kan bırakmışlar. 

Firavun alâmeti aşağı ve yukarı Mısır'ın hakimi olduğunun simgesi akbaba ve kobra taşımak ve Kırbaç ve orak taşırlardı.Ellerinde eldiven olurdu halkı böyle selamlardı.Halk onlar için o kadar önemsizdi ki onlarla evlenemezlerdi bile. Musa peygamber sarayda büyümese Firavun'un karşısına geçip konuşamazdı. Sarayda büyümenin hikmeti bu.Nekhbet (Akbaba)  şehrinin koruyucusu ve  Yukarı Mısır'ın hamisi. Wadjet (kobra) Aşağı Mısır tanrıçası.Firavunların koruyucusu. 


Tanrıça Wadjet, kobra yılanı şeklinde tasvir edilmekte ve kralların tacındaki kobrayı sembolize ederek onların koruyuculuğunu yapmaktadır.Bu bakımdan yılanlar, Antik Mısır tanrıları ve kralları için oldukça önemlidir. 
Antik Mısır inanışında Apep; kaosu, kötülüğü temsil eden ve kutsal düzen karşısında büyük bir tehdit oluşturan dev yılan ya da ejderhadır.
Apep yılanı; yaşamın, kozmosun ve Güneş’in, yani Ra’nın en büyük düşmanıdır. Antik Mısır yazıtlarında Apep yılanı ile Ra arasındaki mücadele
birçok farklı şekilde anlatılmaktadır.Apep yılanı, Ra’yı korkutan ve onu tehdit eden varlık olmasının yanı sıra,Antik Mısırlılar açısından da korku duyulan bir varlıktır. Mısırlılar, Apep yılanının her şeyi yutup kaosa sürükleyeceğini, doğal olarak hiçbir şeyin var olmayacağını, tanrıların yok olacağını düşünmekte ve büyük bir korkuya
kapılmaktadırlar. Bunun sonucunda bu insanlar, her gün tekrarlanan döngüsel savaşın Ra’nın galibiyetiyle sonuçlanması için birçok ayin icra
etmektedir. Bu ayinler, Apep’i lanetleyerek onun, Ra’ya karşı mağlup olmasını sağlamaktadır. Apep yılanı, nasıl Ra’ya, kozmosa ve krala
karşı gelip onları yutarak yok etmeye çalışıyorsa, Hz. Musa da yılana dönüşen asası ile firavunun sihirbazlarının koruyucu yılana dönüşen asalarını
yutarak, kralın otoritesine ve onun ilahiliğine karşı gelmekte ve dönemin din anlayışını yıkmaktadır.
Hz. Musa’nın mücadeleye girdiği sihirbazlar için asanın yılan olmasının sıradan bir olay olduğu söylenebilir. Burada, sihirbazları en çok etkileyen ve onların Allah’a iman etmelerini sağlayan şey ise Hz. Musa’nın yılanının, normal bir yılan olmadığıdır. Bu durum, Mısırlılar açısından bir kez daha bu yılanın, devasa ve korkutucu bir yılanı karşıladığı ve doğal olarak kaosu temsil eden Apep yılanı olarak algılandığı ihtimalini akla getirmektedir.
Kur’an’da belirtilen ipler, asalar, şenlik (ziynet) günü,
kuşluk vakti ve şehirler gibi ifadelerde de Hz. Musa’nın hadisesinin Apep-Ra düellosuyla hiyeroglif yazımına bakıldığında ḥ sesini veren bir ip düğümünün olduğu görülmekte ve bu ise ipin büyü ve asayla ilişkili olduğunu göstermektedir. Özetle sihirbazların asaları yanında iplerini de atmaları, asa ile ip kullanılarak yapılan büyünün güçlü olduğuna işaret etmektedir.

Araştırmacılar, demirdeki nikel ve kobalt oranlarının hançerin 'bu dünyadan olmadığını' gösterdiğini belirttiler. Göktaşından yapılma hançer Tutankamon tam cesetinin üstünde bulundu.

Tutankamon maskesinde küpe deliği var ilk kez bu maskede görülüyor diğer firavunlarda bundan sonra küpe takmışlar 


Firavunun savaş arabasında düşmanların peşinde olduğu süslemelerle kaplı kutu.Bir tarafında güneyli düşmanları bir tarafında Kuzeyli Suriye bölgesinden iri sakallı düşmanları tasvir edilmiş.



Osiris (yeşil başlı mumya),yeraltı dünyasının hakimi, ölümsüz yaşam için diriliş tanrısı, Ölüler aleminin hükümranlığı Osiris’in ellerindedir. O, ölüm olayı ile bedenlerini terk edenleri karşılar ve onların ölüm ötesindeki mukadder yaşamlarına başkanlık eder.Leopar kürkü kullanan kişiler Rahib(Haman)lardır . Tüysüz olurlardı tüy kıl haram sayarlardı. Öldükten sonra Rahib onu Osis'e uğurluyor sevdikleri vedalaşıyor.


Bir tarafa ölen kişinin kalbi bir tarafa dürüstlüğü sembol eden tüy konuluyor eğer kalp tüyden hafif gelirse Osirise teslim edilip sonsuzluğa uğurlanıyordı.İyi bir hayat sürdüğünün kanıtı olurdu.

Tolunoğlu Camii
Mısır'daki "ilk Türk devleti" olarak bilinen Tolunoğulları devletinin kurucusu Ahmet bin Tolun tarafından yaptırılan cami.Ahmet bin Tolun'un mezarı Tarsus'ta Kuşlu Camii bahçesinde yer alıyor .Abbasi geleneğini devam ettiren yapı, büyük oranda Irak'taki Samarra Camisi'ni andırıyor. Kahire'de bol miktarda taş bulunmasına rağmen caminin tuğla malzemeyle yapılması bile Samarra üslubunun devamının işareti olarak görülmekte. Minarenin sarmal bir formda inşa edilmesi de Samarra Camisi'nden esinlenildiğini gösteriyor.

El-Ezher Camii Mısır Kahire'de bir cami. Fâtımî Halifesi Muiz Lidinillah tarafından 970 yılında yeni başkent için yapımı başlatıldı. Caminin isminin, İslam Peygamberi Muhammed'in kızı Fatıma'nın lakabı olan ez-Zehra'dan geldiği düşünülmektedir. Kahire'de kurulmuş ilk camidir ve şehre "bin minareli şehir" unvanının verilmesine sebep olmuştur.Şii dersleri verilmiş olsada sonradan Sünni eğitime geçmiştir.

Yavuz Sultan Selim Memlükleri feth ettikten sonra Mısır da Nil Nehri kenarında

LUKSOR ( 5.000 EGP + UÇAK + OTEL ) 
Antik Thebes (Teb) Harabeleri’nin üzerine kurulduğundan dünyanın en büyük açık hava müzesi olma özelliğini taşımaktadır. 

6 OCAK 

LUXOR TAPINAĞI 06.00 AÇILIŞ (520 EGP)
↓ 9 DK YÜRÜME 
ÖĞLE YEMEĞİ 
 *Al-Sahaby Lane Restaurant
*Sofra Restaurant
*Nubian House 
↓ 32 DK YÜRÜME 
KARNAK TAPINAĞI KAPANIŞ 18.00 (520 EGP )
↓ 
NİL TURU GÜN BATIMI 16.00 GİDİLSE DAHA İYİ
↓ AKŞAM YEMEĞİ

OTELE DÖNÜŞ 

7 OCAK 

TEKNE İLE KARŞIYA GEÇİŞ / TAKSİ GİDİŞ DÖNÜŞ

KRAL KAYA MEZARLIKLARI 06.00 AÇILIŞ ( 3200 EGP TAMAMI ) + HATŞEPSUT TAPINAĞI 
↓ 
HURGADA'YA GEÇİŞ (PARADİSE ADASI , ORANGE BAY ADASI , MAHMYA ADASI)



LUXOR TAPINAĞI

Koç başlı güneş tanrısı Amon’a adanan; Dünyanın en büyük açık hava müzesi olarak kabul edilen Luxor; dev heykeller, sfenksler, tapınaklar, dikilitaşlar ve duvarları süsleyen etkileyici hiyeroglif ile dolu.
M.Ö. 1400 yılında inşa edilmiştir.III. Amenhotep, II. Ramses, Tutankamon ve diğer firavunlar tarafından yüzlerce yıl boyunca üstüne eklemeler yapılarak korunmuştur.Kral Nektanebo, tapınağın önünde, girişine doğru uzanan sfenks caddesi yaptırmıştır.

Ramses II’nin Büyük Kapı önünde iki dikilitaş vardır. Onlardan biri sadece ayakta durmaktadır. Diğeri 1819 yılında Paris’teki Concorde Meydanı’na taşınmıştır. Kral Ramses II’ye ait iki oturmuş devasa heykel vardır.Kapının her iki kulesi, Kadeş Savaşı rölyefleriyle dekore edilmiştir.(Batı (sağ) kulenin cephesinde kral, danışmanları ve generalleriyle birlikte tasvir edilmiştir. Doğu (sol) kulede, savaş, Ramesses'in savaş arabasını ölülerin ve ölmekte olan düşmanların üzerinden sürmesiyle gösterilir.)Eğer Hitit tabletlere ulaşılamasa ve savaşın sonuçlarının ne olduğu anlaşılamasa Mısırlıların Hititlere karşı Kadeş’te büyük bir zafer kazandığı sanılacaktı.


Birinci açık avlu, çift sıralı 32 papirüs başlı sütunlardan oluşur.
Açık avlunun sağ tarafında, Kraliçe Hatshepsut ve Thutmosis III tarafından yapılan bir eski üçlü mabet vardır. Burası Thebes Üçlüsü’nün kutsal kayıklarına tahsis edilmişti. (Megiddo Savaşı Kabartması)


 


(Bazıları II. Ramses'in Mısır'ın en büyük hükümdarı olduğuna inanıyor ama bu doğru değil; Mısır'ın servetini, Thutmose III'ün aslında Mısır'ın zenginliğini yarattığı devasa inşaat projelerine harcadı. Asla savaş kaybetmeyen parlak bir general, aynı zamanda bir yönetici ve devlet adamı olarak da başarılıydı. Başarılı bir süvari, okçu, atlet ve sanatın ayrımcı koruyucusuydu.) (Krallar Listesi)

Sol tarafta Abu El-Hagag Camii bulunmaktadır.Daha önceki Hıristiyan bazilikalarının kalıntıları üzerine inşa edilen Abu el-Haggag camisi, Luksor Tapınağı'nda yaklaşık otuz beş yüzyıldır devam eden bir ibadet geleneğini temsil ediyor.

Sütun Dizisi’ne inen Ramses II’nin açık avlusunu  Amenhotep III yaptırmış, Tutankhamun dekore ettirmiş sonra; Horemheb, Seti I, Ramses II ve Seti II isimleri burada kaydedilmiştir. Geniş papirüs sütunların iki çiftinden oluşan, uzun bir ayin caddesine sıralanır. Sütun dizisinin duvarları, Opet Festivali’nin sahneleriyle dekore edilmiştir.Festival yılda bir kez düzenleniyordu ve Karnak’taki Tapınaktan Luksor’daki Tapınağa kadar; Amon’un, eşi Mut’un, çocukları Khonsu’nun  ve kralın kutsal resimlerinin taşınmasından oluşan bir geçit töreninden oluşuyordu. Festival; ” Kralın yeniden kutsallaştırılması ” anlamına geliyordu 

Halk bütün bir yıl bu bayramı beklerdi. Uzaktan da olsa şenlikleri izlemek ve Firavunu görebilmek için tapınaklara giderdi.Bayram’ın amaçlarından biri de Firavun’un kutsanması, gücüne güç kattığını göstermesidir. Firavun bu bayramla aslında gençleştiğini, ölümsüz olduğunu ve ebedi bir tanrı-kral olduğunu ilan etmekteydi. Luksor Tapınağında, Firavun ve Amun-Ra arasında Doğum odasında Firavun'un doğurganlığını sağlamak ve Firavun'u tanrılar ile Mısır arasında aracı olarak yeniden görevlendirmek için onları ruhsal olarak birbirine bağlayan bir ritüel evlilik töreni gerçekleşir.Thutmose III (MÖ 1458-1426) döneminde festival 11 gün sürdü. MÖ 1187'de III. Ramesses yönetiminin başlamasıyla birlikte 24 güne çıktı; MÖ 1156'da ölümüyle 27'ye çıktı

Opet Şenliği, Nil Nehri'nin taşmasına bağlı olarak dalgalanan hasadın bereketini de pekiştirdi ve bu nedenle “Akhet mevsiminin 2. ayında” kutlandı. Festival boyunca aktif olan sadece Firavun değildi; denizciler ve askerler festivalde din dışı grupların en öne çıkanlarıydı. Opet festivalinin hazırlıklarına ve yürütülmesine çok sayıda sivil ve askeri yetkilinin katıldığını gösteren sütunlu salon rölyef sahnelerinde gözlemlenmiştir

Amenhotep III’ün avlusundan, Hipostil  Salona gidilir. Burası da 32 sütundan oluşur. Hipostil Salon’un solunda, bir Roma sunağındaki Latince yazıtlar vardır ve bunlar Roma Kralı Augustus’a adanmıştır. Hipostil Salonun duvarlarında Amenhotep III’ün avcılığını gösteren rölyeflerde bulunmaktadır. Amun-Ra’nın önünde bir ceylan ölüsü vardır. Diğer rölyeflerde kral, çeşitli tanrıların önünde durmaktadır. Hypostyle Hall’ın dış duvarlarında Seti ve onun halefi II.Ramses’in düşmanları Libya, Suriye ve Levant ordularını cezalandırdıklarını anlatan sahneler yer alıyor. Burası aynı zamanda taç giyme törenleri için de kullanılan bir yerdi.
Hipostil salonun arkasında, her iki tarafında merkezi girişler vardır. 2 uzun şapel bulunmaktadır. Birisi doğu tarafında ve Mut’a tahsis edilmiş diğeri de batı tarafında Khonso’ya tahsis edilmiştir. Hipostil, güneye birinci antreden açılır. Orijinalinde 8 sütunludur. Fakat Hristiyan kilisesine çevrildiğinden bu sütunlar kaldırılmıştır.


Doğum Odası doğu tarafında bulunmaktadır. 3 sütundan oluşur. Sahnelerin çoğunda Kral Amenhotep III’ün tanrısal doğumu çizilmiştir.
Burada ilk olarak tanrı Khunum (yaratacı tanrı) çömlekçinin çarkında Amenhotep ve onun ikinci ruhu Ka'sı olacak iki çocuğu şekilendirdiğini görüyoruz.



Onun bedenlerini annesine aktararak onu odasına götürür.Tanrı Amon ile annesi yanyana oturarak tasvir edilir. Daha sonra doğan çocuğu Isıs alıp yaratıcı tanrı Amon'a götürür.Hathor çocuğu emzirirken tasvir edilir.Son sahne ise onu yetişkin bir firavun olarak gösterip çeşitli tanrılar tarafından kutsandığı gösteriliyor

Doğum Odası’ndan sonraki diğer 3 sütunlu odalardaki rölyefler ağır hasar görmüştür. Büyük İskender, 4 orijinal sütunu kaldırıp bir şapel yaptırmıştır. Kuzey ve güney tarafını açmış, bu kutsal yeri yeniden inşa ettirmişti. Bir zamanlar burada Amun-Ra’nın altın kaplamalı heykeli vardı.
Büyük İskender’in mabedinden sonra, 2. Antreye girilir. Burada 4 papirüs goncalı sütun vardır. 2. Antre’den geçtikten sonra, iki sunum odası vardır. Fakat rölyefleri ciddi hasar görmüştür.

                                        Ramses 2 - Eşi Nefertari 

KARNAK TAPINAĞI
Karnak aslında bitmemiş bir tapınaktı. Her firavun kendinden önceki firavunun yaptığı eklemelerden çok fazlasını yaparak büyük ve görkemli bir tapınak halini almıştır ve her firavun kendinden bir şeyler katmak istemiş ve böylece Karnak'ın yapımı 2000 yıldan fazla sürmüş. Karnak Tapınağı ayrıca hem Mısır tarihi hem de mitolojisi hakkında önemli bilgiler vermektedir. Ayrıca Karnak Tapınağı'nda birçok firavunun izine rastlamak mümkündür.

Tapınak aslında birden fazla tanrı’ya atfedilmiş olsa da asıl Tanrı Amon için yapılmış Tanrı Amon, eşi Mut ve oğlu Khonsu’nun meskeni olarak kullanılmış. Antik Mısır döneminde Firavunlar ve eşleri Opet festivali için Karnak Tapınaklarında süslenir buradan Luxor Tapınağına giderlermiş.

Girişe doğru giderken koç başlı Sfenksler caddesi göreceksiniz.Bu sfenksler koç başlıdır ve tanrı Amun'u simgelemektedir ve ön pençeleri arasında II. Ramesses'in Osiris formundaki küçük bir heykeli bulunmaktadır.
Bunlar tapınağı korumak için yapılmıştı.Her iki tarafta da 20şer tane vardır.1.Büyük Kapı'ya kadar uzanmaktadır.Bunlar Kral Nektanebo 1 (30.hanedan) tarafından yapılmıştır.

Birinci açık avlunun tam ortasında muazzam büyüklükte bir sütun vardır.21m yüksekliğinde 25.hanedan döneminde hüküm sürmüş Taharqa'nın köşkü olarak bilinir.Sağ tarafta II.Ramses’in ayakta duran 2 heykeli yer alıyor. Heykellerden sol ayağı önde olanlar yaşamı tam karşılarındaki elleri bağlı Ramses II heykeli ise ölümü temsil etmektedir.

Bu avlunun sol tarafında 3 şapel vardır. Kral Seti 2 tarafından yapılmış ve 'Thebes Üçlüsü ' olarak bilinir.



Sağında ise Ramses 3 tapınağı bulunur.Bu tapınak küçük bir kapı,açık bir avlu ve tapınağa giden Hipostil Salondan oluşur.Ilk avlu kralın Osiris heykelleriyle kaplı; Batı yakası Aşağı Mısır'ın kırmızı tacını, doğu yakası ise Yukarı Mısır'ın beyaz tacını takıyor.

Horemheb, İkinci Pilon'un giriş kapısının ön cephesinden Amon'a bir tepsi yemek sunuyor. Kartuşlar daha sonra Ramesses I ve Ramesses II tarafından iki kez gasp edildi.

1. avluya Habeş Avlusu deniyor. Sıra sıra dizili Kriosfenkslerin (koş başlı sfenskler) depolandığı bölümdür. 1. avluda yer alan insan başlı sfenks (Anrosphinx). Bu sfenksi I. Nectanebo M.Ö 380-362 yılları arasında yaptırmıştır.
Avludan sonra II.Ramses ve ayaklarının ucunda kızı Kraliçe Bintanat heykelinin arkasında bulunduğu 2. pilonu geçer geçmez varılan yer hipostil salondur.

5.000 mt2 alana yayılmış Hipostil Salon’da 134 sütun vardır. Salonun merkezindeki papirüs şeklindeki 12 kolon 21 metre yüksekliğe sahip iken 122 tanesi 15 metre yüksekliktedir.Hipostil Salonu, tapınak içerisindeki en önemli merkez haline geldikten sonra uzun bir dönem, salonun içerisine girme hakkı yalnızca firavuna ve seçkin rahiplere aitti! Ancak, salonun dış duvarları bütün halk tarafından görülebiliyordu! Bu nedenle bütün firavunlar, başta askeri başarıları olmak üzere kendilerine dair pek çok tasviri salonun duvarlarına işlettiler. Böylece, Hipostil Salonu’nun duvarları adeta bir duyuru panosu olarak kullanıldı. Karnak Tapınağı, hükümdarların kendi “reklam kampanyalarını” yürüttükleri bir yer haline geldi.
 Bu salonun yapımına III.Amenhotep zamanında başlanmış, salonun kuzey duvarındaki kabartma rölyefler I.Seti döneminde, 
Sety I'in Suriye'nin Kadeş kasabasına saldırısını gösteren kabartma. Hipostil Salonunun kuzey dış duvarındaki kabartma.

güneyindeki sütunlar ve yarım duvar ise I.Seti’nin oğlu II.Ramses tarafından yapılmıştır (M.Ö 1290-1213).
Ramesses II'nin Hitit Barış Antlaşması stelası.

Kolonlardan birinde yer alan kartuş. Her firavun için 2 tane kartuş vardır. Kartuşların içinde firavunların doğum adı ve kral olduktan sonraki isimleri yazılıdır.


Ramses 2 mührü

Great Hypostyle Hall’den hemen sonra I.Tuthmosis ve arkasında Hatşepsut dikilitaşı vardır. Hatşepsut dikilitaşı M.Ö 1473-1458 yıllarında yapılmış 320 ton ağırlığa 30 metre yüksekliğe sahiptir. Hemen yanıbaşındaki (M.Ö 1504-1492) ondan daha kısa olan I. Tuthmosis’e ait olan dikilitaş ise 22 metre yüksekliğe 160 ton ağırlığa sahip. Mısır’daki dikilitaşlar genelde Aswan şehrinden temin edilen tek parça granit taşlardan yapılmasıyla bilinmektedir. Mısır’da sahip olduğu yüzlerce dikilitaşlardan yalnızca 9 tanesi ayakta kalabilmiştir. Geri kalan ise yıkılmış, tahrip edilmiş ve bazıları da İstanbul( Sultanahmet), Roma, Paris (Concorde Meydanı) ve New York şehirlerine götürülmüştür.

Great Hypostyle Hall’den sonra III. Tuthmosis’in yaptırmış olduğu 14 sütunlu küçük hipostil’de büyük hipostil kadar görülmeye değerdir. Karnak Tapınağı bir zamanlar Hristiyanlar için gizlenme yeri olarak kullanılmış. Hristiyanlar tapınakta gizlendikleri süre boyunca yaşamlarına burada devam etmişler. Ancak gereken önemi vermedikleri için yaktıkları ateş tapınağın tavanlarına ciddi zararlar vermiş durumdadır. Tapınak tavanlarına zarar vermekle de kalmamış duvarlardaki rölyefleri de kazımışlar.

Üçüncü Pilon, III.Amenhotep, Dördüncü Pilon ise I.Tutmosis tarafından yaptırılmış. 

Üçüncü Pilon da gelen Firavunların bir önceki Firavunların eserlerini kendi ismini kazıyarak yada silip üstüne başka şekil yaparak nasıl gasp ettiklerini gösteriyor.Akhenaten tanrıların resimlerini tahrif etti ve Tutankhamun daha sonra onları restore etti. Daha sonra Horemheb, tanrıların figürlerini büyüterek onları yeniden restore etti. Amun ve şahin başlı tanrı Monthu'nun (altta, solda) uzuvları ve tüylü başlıkları boyunca uzanan çift çizgiler bu çifte restorasyonu işaret ediyor.

Dördüncü Pilon’un önünde; I ve III.Tutmosis’e ait, 28 metre yüksekliğinde 143 ton ağırlığındaki yekpare granit dikili taşlardan sadece biri ayakta kalmış. Yıkılan diğer dikili taşın parçaları ise avluda yatıyor.

Dördüncü Pilon’un arkasından III. Tutmosis’in yaptırdığı 14 sütunlu küçük hipostil hol ve Kraliçe Hatşemsut‘a ait, 29.5 metre yükseklikte 322 ton ağırlığındaki, 2 dikili taştan birisi duruyor. Kraliçe Hatşemsut öldüğünde, III.Tutmosis bu 2 obeliski gizlemek için uzun ve yüksek bir duvar yaptırmış.

Hatşepsut dikilitaşı 

Beşinci Pilon, I.Tutmosis, tarafından tekrar inşa edilmiş, girişin her iki tarafı da zamanla zarar görmüş ve III.Tutmosis buraya 2 küçük oda yaptırmış.

Altıncı Pilon ise II.Tutmosis tarafından yaptırılmış. Burada yer alan Ataların Odası adlandırılan ünlü bir salon bulunuyor. Orijinal tapınak III. Tutmosis tarafından yaptırılmış fakat Büyük İskender’in üvey kardeşi Philip Arrhidaeus tarafından yeniden inşa edilmiş. Granitten yapılan tapınak, Amon-Ra’nın kutsal sandalına adanmış. Tapınağın arkasında Orta Krallık zamanından kalma, çok ağır hasar görmüş bir avlu var.

Yedinci Pilon, ve III.Tutmosis tarafından yapılmış ve Cashet Avlusu olarak biliniyor. 1902 yılında Fransız Mısır bilimci Georges Legrain (1865–1917), avlunun etrafında gizlenmiş heykellerden oluşan çok değerli bir koleksiyon keşfetmiş. Şimdi burayı Cashet Avlusu olarak biliyoruz. Thutmose III tarafından yapılan 7. Pilon da çok ağır hasar görmüştür. Yedinci Pilon avlusunun ötesinde II. Ramses ve III.Tutmosis’e ait 2 heykel var.

Yedinci pilon, Thutmose III'ün kırmızı tacı taktığını ve düşmanlarına sopayla vurduğunu gösteriyor. Ayrıca ilk seferleri sırasında fethedilen 119 Filistin kasabasının bir listesi ve hükümdarlığının 33. yılında sekizinci seferinde ele geçirdiği Lübnan ile Fırat arasındaki 240 şehrin ismi daha var.



Sekizinci Pilon, Hatşepsut tarafından yapılmış, III.Tutmosis tarafından dekore edilmiş ve Seti I tarafından da restore edilmiştir. Pilon’un önyüzündeki sahnelerde, Hatşepsut farklı tanrılarla resmedilmiş ve dini bir sahne de III.Tutmosis resmedilmiş.

Son olarak Onuncu Pilon, aşırı zarar görmüş durumda. Kral Horemheb tarafından tekrar yapılmış. Bu pilonun önünde, sfenks caddesinin kalıntıları bulunuyor. Burası, Mut Tapınağı’nın önündeki II.Ptolemy’nin geçidine doğru uzanıyor.

Tapınağın sonunda bulunan ilginç bölüm, III.Tutmosis in yaptırdığı büyük festival tapınağı. Botanik ve hayvanat bahçesi olarak bilinen bu bölümde, firavunun Suriye seferinden dönerken getirdiği hayvan bitkilere ait çok güzel kabartmalar islenmiş.

Karnak Tapınağı‘nda yer alan tapınakta yer alan 80 metre uzunluğunda, 40 metre genişliğindeki Kutsal Göl ve Güneş Tanrısının bir sembolü olan bokböceği de görülebilir.

Tapinaktaki havuz tanrıların var olmadan önce karanlık ve suyla kaplı dünyayı yani ezeli düzeni temsil ediyordu. Rahipler ilk gün ışığı ile birlikte vücutlarını burda temizler arınırlardı. OPET odası Osiris doğuşunu anlatılıyor. Diğer duvarlarda Isiris ve Horus çocuklarını anlatıyor 


Osiris tapınağında Amon-Ra ya koçların kurban edilmesi sahnesi ve Osiris'in ebedi yurdu olan yer altı dünyasına geçişin kapısı 7 adet kapı tasvir edilmiş 


KRALLAR VADİSİ 

500 yıllık bir süre boyunca 18. ve 20. Hanedanlık döneminde Yeni Krallık'ın firavunları ve dönemin ileri gelenleri için inşa edilen mezarların bulunduğu vadidir. Antik çağda neredeyse tüm mezarlar açılıp soyulmuştur. Ancak var olan mezarlar yine de firavunların zenginliği ve gücü hakkında bir fikir veriyorlar.

KV9 RAMSES 5-6 MEZARI
VI. Ramses, Krallar Vadisi'nde abisi V. Ramses için planlanmış bir mezar olan KV9'u gasp etti ve kendisi için genişletip yeniden dekore ettirdi. 

Kapılar Kitabı
Kapılar Kitabı, 19. yüzyılda bulunan ve Yeni Krallık'ın 20. Hanedanı mezarlarının bir parçası olan yeraltı dünyasına dair başlıca rehber kitaptır.Kapılar Kitabı'nda yeraltı dünyası 12 saate ayrılmıştır. Bu saatler kitaba adını veren kapılar ile birbirinden ayrılmaktadırlar. Buna göre yeraltı dünyasında seyahatini sürdüren Ra'nın çeşitli engeller ile mücadele etmesi gerekmektedir

Birinci Saat ;  ilk kapıdan sonra gerçek cehennem dünyasının önünde yer alan bir ara mekandır. Burada, hem cezalandıran hem de ödüllendiren insanlar koçbaşı ve çakalbaşı ile ayrılmışlar.

İkinci Saat ; 
İkinci saatte ölüler,  üst sıralarında yer alan Ma'at'ı (doğruluk ve adalet tanrıçası) takip etmiş olan ve şimdi kutsananlar ile alt sıralarda yer alan ve bunu yapmamış olan ve şimdi Atum tarafından azarlananlar arasında açıkça ayrılıyor.

KV2


Üçüncü Saat ;  Üst sıralarda yer alan, ölümden uyandırılan ve tapınaklarında yeniden canlandırılan mumyalar yer alır. Ancak yılan Apep de ilk kez Atum'un karşısına çıkar. 
                                                       
KV2

Dördüncü Saat ; Orta sırada, teknenin önünde, henüz dirilmemiş ölülerin mumyalarının bulunduğu türbeler yer alıyor. Güneş tanrısı onların dirilişine ve rızıklanmasına sebep olur. Osiris'in düşmanları ateşli çukurlarda cezalandırılır.

KV2

Beşinci Saat ; 
Mısırlılar, Asyalılar, Nubyalılar ve Libyalılar da dahil olmak üzere insanlığın "ırkları". Her ırk, öbür dünyada var olmaları garanti edilen dört ayrı figürle temsil edilir. Bunlar Horus ve Sakhmet'in gözetimine verilir.Yargı Salonu en  
alt kısımda görüyoruz.
                                        
KV9 




 Libyalılar , Asyalılar , Nübyalılar tasviri KV11

Altıncı Saat ; Kutsanmış mumyalar sıra sıra taşınır


Yedinci Saat ;Alt kayıtta, Ma'at'ı takip eden ve burada kendi erzakları için büyük başak toplayan kutsanmışları bir kez daha görüyoruz. Diğerlerine hasat için oraklar verilir.
Çakal başlı kazığa bağlanan düşmanlar (KV11)

Sekizinci Saat ; Ra kutsamış erzak dağtıyor. 

Dokuzuncu Saat ; Nun'un ilkel sularında yüzen cesetler yenilenip tekrar dirilecekler.
 KV9  KV14 Osiris'in düşmanlarını yok eden ateş püskürten yılan 

Onuncu Saat ; On dört tanrı, başlarının üzerinde büyülü güçler içeren ağlar tutuyor. Bu büyü Apep'i etkisiz hale getirecek.

Onbirinci Saat ; Apep parçalanmış ve etkisiz hale getirilmiş savaş kazanılmış.

Onikinci Saat ; On ikinci saatte güneş tanrısı nihayet "gizemli girişi olan" kapıya varır ve bu kapıdan yeniden doğuş mucizesi gerçekleşecektir.   KV9 


Mağaralar Kitabı 
Güneş Tanrısı Ra'nın yer altı dünyasının altı mağarasındaki yolculuğunu anlatıyor.Iyilere ödüller, dünya da düzeni bozanlara ceza verildiği ve Mısır'ın cehennem kavramı hakkında en iyi bilgiyi aldığımız kitap.

Kitabın en başında iki dikey şerit güneşi ve koç başlı güneş tanrısı Ra'yı tasvir ediyor. Bu "Gökyüzündeki Ra"dir ve görevi Osiris'i korumak ve ona bakım sağlamak için ilkel karanlığa girmektir. Alt kayıtta, Osiris'in düşmanları başları kesilmiş olarak gösteriliyor ancak hâlâ üç yılan tarafından korunuyor. "İmha Yeri"nde cezalandırılacaklar.
KV2


İkinci bölümde Ra, lahitlerindeki birkaç yılan tarafından korunan çeşitli tanrı ve tanrıçalara ulaşmalıdır. 

Üçüncü bölüm Ra, Aker'in bulunduğu mağaraya girer ve bir dünya tanrısı olan Aker'in altında yatan Osiris'in  bedenini bulur.
                          
Tapınaktaki Osiris mağaradaki tanrılarla çevrili KV9

Dördüncüsü bölüm Üst sırada ilk olarak Osiris'in diriltilmesi için cesedini kaldıran İsis ve Neftis ile karşılaşıyoruz. Bunu, Osiris'in iki "oğlu" Anubis ve Horus tarafından bakıldığını tasvir eden bir sahne izliyor.
Beşinci bölüm düşmanlar büyük kazanlarda cezalandırılıyor. İlk kazanda onların kafalarını ve kalplerini  görüyoruz, ikincisinde ise başları kesilmiş, bağlı, baş aşağı düşmanların kendisini görüyoruz. Bir kobra, "İmha Yeri'nin kolları" tarafından ateşin üzerinde tutulan kazanların altındaki alevleri körükler.
                           
KV9

                                     
Kazanda yok edilen Ra'nın düşmanlarının kafaları ve kalpleri KV9

Altıncı bölümün üst sıralarındaki ilk sahne, mezar tanrısı Anubis'in lahitlerindeki cesetlerle ilgilendiğini tasvir ediyor, bunu Anubis'in güneş tanrısıyla ilgilendiği ikinci sahne izliyor.Yine İmha mekânında, önceleri bıçaklı tanrıçaların sırtüstü işkence yaptığı, başları ayaklarının dibine dayalı, kalpleri parçalanmış başları kesilen figürlerin yer aldığı ceza sahnelerine rastlıyoruz. İki üçgenden oluşan, yeraltı dünyasından geçen rotanın sembolik bir temsili. Üçgenlerin her biri suyu temsil eden yarı siyah (öteki dünya) ve yarı mavidir. Sonunda Ra'nin gece yolculuğunun sonunda tanık oluyoruz.

KV14

Günün Kitabı, cenaze metninin çoğundan farklı olarak güneş tanrısının yeraltı dünyasındaki gece yolculuğundan ziyade gündüz yolculuğuna odaklandığı için dikkate değerdir. 

Tanrıların Apep Yılanı öldürmesi sahnesi

Gece Kitabı tavana işlenir ve Bu kitap, güneş tanrısının Nut tarafından yutulduğu noktadan başlayarak sabah onu bok böceği olarak doğurduğu zamana kadar Günün Kitabı'nı tamamlamaktadır. Güneş tanrısı, Koç başlı gece tanrısı şeklini alır 
                                       

Yeryüzü Kitabı
Hikâyenin merkezi figürleri Osiris,Ra ve Ba dır.Genel olay örgüsü ise Güneşin dünya tanrısı Aker'e doğru yaptığı yolculuktur.


KV2 RAMSES 4 MEZARI 

4.Ramses babasının suikast sonucu öldürülmesi sonucu komplocuları cezalandırıp tahta kendisi geçmiştir.
Bu mezar aynı zamanda çoğunlukla giriş kapısının yanındaki sağ duvara çizilmiş yaklaşık 50 kadar Kıpti grafiti örneği içermektedir. Mezar muhtemelen Kıpti rahipler tarafından mesken olarak kullanılmıştır ve ayrıca mezarın duvarlarında Kıpti azizlerin ve haçların tasvirleri vardır.

Duvarlar kralın mumyalanmış figürleriyle süslenmiştir.



KV11 RAMSES 3 MEZARI 

Ikinci eşi ve oğlu komplo kurmuştur. Oğlunun çığlık atar halde kötü mumyalanmış hali bulunmuş 3.Ramses'in ise boğazında kesik tespit edilmiştir.

Fırıncıları, aşçıları ve kasapları,bira imalatçılarını ve bir deri işçisini gösteriyor. Buradaki dekorasyon büyük ölçüde tahrip olmuştur.
 
iki sıra halinde yelkenli tekneleri gösterir. Dekorasyonun büyük bir kısmı kaybolmuştur.

Yataklar, ibrik, kurna ve vazolar süslenmiştir. Sol duvarda bir leopar derisi, diğer hayvan derileri, kızaklar, kutular ve sepetler, sağ duvarda ise vazolar ve sandalyeler gösterilmektedir. Arka duvar ise fırlatma çubukları, fiyonklar, vazolar ve kalkanlarla süslenmiştir. Odadaki dekorasyonun büyük bir kısmı kaybolmuş, ancak geriye kalanlar canlı renklerini korumuştur.

Kapılar Kitabının 4,5,6,7 saatler ile süslenmiştir.


Yiyecek sunuları taşıyan Heliopolis ve Memphis'i temsil eden Nil tanrı ve tanrıçaları


KV14 TWOSRET - SETHNAKHT MEZARI

Mezar KV14 , başlangıçta Twosret tarafından kullanılan ve daha sonra Setnakhte tarafından yeniden kullanılan ve genişletilen ortak bir mezardır .
Kraliçe Tawosret (Tawsert), Seti II'nin (Ondokuzuncu Hanedan) Baş Karısıydı ve Yirminci Hanedanlığın başlarında mezar, Tawosret'in resimlerini alçıyla kaplayan ve üzerine kendi isimlerini boyayan Kral Sethnakht (3.Ramses'in babası ) tarafından gasp edildi.


Horus'un dört oğlu (soldan): Imset, Duamutef, Hapi, Qebehsenuef.

Ölüler Kitabı 151.büyü Ölenlerin mezarlarında korunmasına ilişkin


Ölüler Kitabı 145.büyü Ölen kişi bu kapıları kendisine izin vermeye ikna etmeye ilişkin 

 HATŞEPSUT TAPINAĞI

Hatşepsut Tapınağı'nın zemin katında geniş bir avlu bulunmaktadır . İçinden geçerken, Punt diyarına yapılan keşif gezisinden getirilip buraya dikilen egzotik ağaçlarla (tütsü ağacı , tanrıları kutsamak için bu ağaç çok önemliydi) ne kadar muhteşem olduğunu hayal edin.


Güney Sütunlu'ya doğru ilerleyin Avlunun sol tarafında yer almaktadır.

Burada iki dikilitaşın suyla taşınmasını gösteren sahneyi bulacaksınız. Bunlar Hatşepsut'un Karnak Tapınağı'na diktiği iki dikilitaştır.

Rölyefe yakından baktığınızda ilk iki sıranın büyük gemilerin güvertelerindeki dikilitaşları gösterdiğini görürsünüz. Hemen aşağıda, dikilitaşların Karnak Tapınağı'na gelişini kutlamak amacıyla düzenlenen şenlikler kapsamında birliklerin geçit törenini görebilirsiniz.


Hathor Şapeli

Hatshepsut'un en büyük başarısı ticaret yollarını açmak ve genişletmekti. Punt Ülkesine yaptığı keşif, Hatshepsut Tapınağı'nın Punt Sütunları  adı verilen bölümünde güzel bir şekilde belgelendi .Punt Ülkesi Somali ülkesinin kıyısı Mısır Tanrılıların burdan geldiği inancı olduğu için İlahi Topraklara buraya seyahat etmiş.

Punt Sütunları, Hatshepsut'un öncülük ettiği keşif gezisi hakkında çok şey ortaya koyuyor. Punt Ülkesine giden gemileri gösterir ve çimenli arazinin sakinlerini tasvir eder.

Ayrıca Punt Ülkesinde bulunan çeşitli ağaç ve hayvanları gösterir.

İlginç bir şekilde, bazı kabartmalarda evlerin su üzerine inşa edildiği ve girişlerine merdivenlerle çıkıldığı görülüyor.



Daha sonra ikinci katın karşı tarafında bulunan Anubis Şapeli'ne gidin .

Burada, Tutmosis III'ün tanrılara adaklar sunduğunu gösteren sahnelerin yer aldığı, güzelce dekore edilmiş bir şapel göreceksiniz.


Son olarak Hatşepsut Tapınağının üçüncü katına çıkın ve Amun Tapınağını ziyaret edin .Amun Tapınağı kesinlikle nefes kesici. Astronomik tavan muhteşem.Tapınakta Horus'a adaklar sunan erkek bir firavun olarak tasvir edilen Hatşepsut'un bir resmi bulunmaktadır 


Doğum Odasında Hatşepsut'un ruhu Ka'nın yaratılması ve tanrılara sunulması gösterilmiş.
























EN SON YAZIM

FAS GEZİ REHBERİ ( ÖN HAZIRLIK )

Follow Us @marifetliparmaklr